Evin İlyasoğlu

Cumhuriyet

Bülent Tarcan: Bir cerrah ve besteci

Kimi isimler, tarihe bir değil, iki imza atmıştır. Örneğin Bülent Tarcan! Hem bir beyin cerrahı olarak apa Tıp Fakültesi'nde nöroşirurji kürsüsünün kurucusu ve ilk şefi; hem de unutulmaz ezgileriyle çağdaş müziğimizin ikinci kuşak bestecilerinden birisi. 1914'te, Birinci Dünya Savaşı çıktığı yıl dünyaya gelmiş. Kendi kendine keman çalmayı öğrenmiş.

Müzikte Turquerie

Osmanlılar 14. yüzyılda Balkanlar'a girmiş, 15. yüzyılda Konstantinopolis'i fethetmiş ve 16. yüzyılda Viyana kapılarına dayanmış, uzun süre Avrupa'nın korkulu rüyası olmuşlar. 17. yüzyıl sonlarında bu atılımlar yavaşlar. 18. yüzyılda Avrupalılar Doğu'nun kültürünü incelemeye başlar. "Turquerie" (Türk işleri), işte bu koşullarda ortaya çıkmış bir kü

Mizah, tango ve Scarlatti

ALTAN ÖYMEN Kendini basın özgürlüğüne adamış bir gazeteci, CHP'nin 5. genel başkanı olmuş bir siyasetçi, ülkemizin son kuşak centilmenlerden, basının usta yazarlarından biri Altan Öymen'i yitirdik. 1932 doğumlu Öymen 1950 yılında Ulus gazetesinde parlamento muhabiri olarak gazeteciliğe başlamış. Onunla yıllardır aynı gazetenin, Cumhuriyet'in sütunl

53. festival de sona erdi

Bizim kuşak çok genç yaşlarındaydı İstanbul Müzik Festivali ile tanıştığında. Festivalin başlaması ilkbaharın gelmesiydi. Daha önceki yazılarımda da değinmiştim. Yakın bir dostumuz her yeni festival başladığında şöyle derdi: "Ne yapalım bizim de yazlığımız filan yok ama İstanbul'da müzik festivalimiz var!" Demek bu uluslararası festival İstanbul'a

Alfred Brendelın ardından

Çağımızın efsane piyanisti Alfred Brendel, ne harika bir çocukmuş ne de ailesinde bir başka müzisyen varmış. Çekoslavakya'da dünyaya gelmiş, çocukluğunu Yugoslavya'da geçirmiş, Avusturya vatandaşı olmuş ve İngiltere'de yaşıyordu. Özellikle Haydn, Mozart, Beethoven Schubert, Brahms ve Liszt gibi bestecilerin ustasıydı. Yaptığı sayısız kayıtla çağın

İstanbulun her köşesi müzik

Önceki hafta 53. İstanbul Müzik Festivali güzel bir coşkuyla başladı: Yöneticiler, çalanlar, dinleyiciler hepsi yıllar içinde artık kocaman bir aile olmuş. Açılıştan sonraki ikinci etkinlik, ünlü çellist ve eski dost Gautier Capuçon ile piyanist Alexandre Kantorow'un resitaliydi. Tek sözcükle bu konser bizi bulutların üstüne taşıdı. Her bir nota, a

Muhittin ve Gülseren Sadak

Geçen hafta Muhittin Sadak üstüne yazdığım yazıya okurlarımdan öyle çok e-posta geldi ki bu hafta da onların işaret ettiği eksiklerimi tamamlamak ve kızı piyanist Gülseren Sadak'tan da söz etmek istedim.Değerli koro şefimiz Gökçen Koray onun koro şefliğine değinmiş: "Muhittin Bey harika bir koro şefi, olağanüstü bir müzik adamıydı. İstanbul Devlet

Aykal, Naz İrem ve Levendoğlu

Maestro Gürer Aykal, hocaların hocasıdır. Onun batonu altında çalan orkestra ve solist şanslıdır. Çünkü solistine de topluluğuna da çok yardım eder. Hele Naz İrem Türkmen gibi Pekinellerin "Dünya Sahnelerinde Genç Solistler" projesine seçilmiş bir solisti ilk kez yönetecekse çok titizlenir. AKM'deki salonda kalabalık bir dinleyici önünde baştan son

Avrupa orkestralarında iki viyolacımız

Kimi dinleyici viyolayı keman ile karıştırır. Viyola, tok sesiyle yaylı sazlar ailesinin önemli bir üyesidir. Viyolanın boyu da yayı da kemandan farklıdır. Orkestrada birinci kemanlar sabit bir yerde çalarken viyola ve ikinci kemanların salonun akustiğine göre yer değiştirebildiğini görürüz. Yaylı çalgılar ailesinde sesin gürlük sıralamasına doğru

Dört dörtlük bir dinleti

Geçen haftaki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Denizbank konserlerini kaçırsaydım çok üzülürdüm. Son yılların en güzel İDSO konserlerinden biriydi, diyebilirim. Salon her zamankine göre kalabalık değildi. Dinleyiciler belli ki bilgili ve görgülü müzikseverlerdi. Hep söyleriz ya bir konserde başlıca üç etmen vardır: Önce besteci, sonra yorumcular