Ali Hakkoymaz

Yeni Asya

İçtimaî ve Siyasî Sözlük (1)

ÇÜRÜYÜŞAz gittik, uz gittik. Kış gittik, yaz gittik. Söz gittik, saz gittik. Yittik mi; n'ettik Evraklar bitik, abi! Neye dokunsan çürümüş! Bir şeyler yürümüş dem ve damarlarımıza! * MİLLÎ İRADE/İDARE Görevi millet vermişse... oradan da millet alır. Milleti yormayın. Bu çizgi dışı hâller yol olur; yarın hukuksuz kalırsınız. Milletin yakasını hemen,

Hayata bir hatıra bırak!

HAVADAN, SUDANGel! Ezber bozalım; "Havadan, sudan" konuşalım. « RANDEVU Kendinle en son ne zaman buluştun « DİL Bütün diller "aynı dili" konuşur! « HİKÂYE-İ AŞK Nerden bilsindi zavallı! Bilseydi eski türküleri söylemezdi. Yumuyor gözlerini; çöl gibi yakıyor. ağlayan gibi dağları denizlere bırakıyor. « OKUL YOLU (IKMAZI) ADRESLERİ Okul Yolu'ndan Ne

Bana bir yaşamak söyle

YAŞAMAKBana bir yaşamak söyle; Elleri cömert bir yaşamak... Ne yana dönsem gördüğüm... Bütün zamanları, mekânları aşk... Susmuş; istemediğim bütün sesler. Sinmiş boş hevesler, bitmiş düşman. Kuş şenliği, yaz gölgesi, çılgın kokular... Daha daha ne varsa baharlardan... Bana bir yaşamak söyle. Saadet toplayalım dallardan. KELİME VE KURŞUN Yaşamak ne

Konuşmak ve susmak (2)

Dünden devamRahmetli Yavuz Bahadıroğlu'nun şöhretinde payımın ciddî olduğunu -yine- "kendisinden" öğrenecektim. Gazetede yazmış: "Her okulda mı; şehirde mi! bir Ali Hakkoymaz olsa Türkiye'nin okuma oranı şöyle böyle olur." gibisinden... (Bir ağabeyim iletmişti bana bu sevincini; gazeteyi okuyunca. Bunu özellikle yazdım ki genç meslektaşlarım önce

Konuşmak ve susmak (1)

KonuşurkenAcaba dedi; Sustu. Yazıyordu... Eli kolu titredi; Bekledi. "Hürriyet..." Diyecek oldu; Arkadaşları dürttü. "Hakkın hatırı..." Bütün hatırların önündeydi... Ama, şey, yani... Zormuş, be! Susmak bile... Bile bile... AH Fotoğraf bilgisi: Yanımdaki hemen her şeyi konuşabildiğim Cemil Ertonga. O, edebiyatta okurken ben yeni öğretmen..

Kestane üniversitesi

Torpilsiz, aracısız işe alınır mıyım diye (saf saf) bir üniversitenin kapısını çaldımdı yıllar önce. Yakın zamandaHeyhat! Kapıların duvar; duvarların aşılmaz, telli dikenli olduğunu, hantalizmin kök saldığını, yerinde ve bizzat bir daha müşahede eyledim. Kızdım da kendime; bile bile ne diye (diye!) Haftada birkaç saat "şiir Tahlilleri, Şiir Saati

Bir bilen ve gülen adam

Düzgün, yumuşak, akıcı, zengin, vurgulu, tonlamalı, renkli Türkçesi -mesleğim itibariyle- dikkatimi çekerdi.(Daha öyle -konuşan- bir idareci gelir mi; bilmem!) Elinde, cebinde notları olurdu ama kafasının ve kalbinin ortalamasını irticalen söylerdi. "Halkın seviyesine inmek..." gibi "kalıplaşmışbeylik" sözleri onun için söylemem çünkü zaten o halk

Babalar ölünce...

Cansaran Kızıltaş'ın "Benim Babam" şiirine telmihle"Açılmamış bir kitap... Okunmamış bir yazısın sen." Açabilseydim; O bitmeyecek sayfaları... Kaç sen çıkacaktın karşıma! Nasıl da sarılmışsın babana; Bu titrek... Bu gözyaşılı... Bu cansaran mısralarla! Ağladıkça ağla! Hak etmişsin; Bu sevgi olduktan sonra! Delikanlı çağında yaptığı gemilere; Bir g

Güle güle Ferdi Zeyrek

Samimiyetin dilini tercümeye gerek var mı; onu çocuklar bile anlar. Ve çocuk ruhlu olanlar Bütün Türkiye'nin ağladığı bir ölüm; Ferdi Zeyrek'in genç yaşında dünyaya vedâ edişi.İnsan hiç görmediği birinin ölümüne böylesine üzülür mü; üzülür. İçim gitti, be! Yıllarca beraber olduğum birinin ellerimden kayıp gitmesi gibi bir şey... Boşluğa düşmüşüm gi

Bir Bayram arayışı

ŞİİRBayram bayramdır elbet. Bende dünkü sevinçler yok. Eksilen bir şeyler var. Var dediysem var. Eski yüzler gitmiş yanımdan. Yenilerde bir yabancılık var. Savaşlar bile dururdu, dün. Herkes bayrama giderdi. Evet, her şey kıyamet gibi. Meselâ harçlıklar azaldı. Meselâ gülen yüzler... Meselâ çocuklar gülmüyor. Haa, yaseminler yine açtı. Âşık