Ali Hakkoymaz

Yeni Asya

Seni seveni unutup durma - Ân diyarı (34)

"Kahraman kim" diye soruyorsun, Selim Ali. Cevap vereyim de tatmin olmazsın gibime geliyor; bildiğin cevaplardan değil de...Kendini fetheden değil mi! Kendini tanıyan... Dahası alıp verdiği nefeslerinin farkında olan kahraman değilse ne!... Bilgin Abi bu kıyamet zamanlarının koşuşturmalarında insan en çok kendini unutur, diyordu. Ne acı değil mi

Annem ve ben - Ân diyarı (33)

Çocukluk insanın gidip gelmediği diyar diyorlar. Desinler. Demeseler bile öyle. Kim ayrılır o saf, yalansız, zamansız zamanlardan.O mahremiyetli sokaklar, mahalleler... Selim Ali'nin doğduğu, çocukluğunun geçtiği yerlerin acımasızca yerle bir edilmesiyle hatıralar da hayallerinin çok uzağına düştü. Üzülmek bir fayda etmez ki... Çok şey değişti çok.

"Bir Nisan okuma" denemesi -

Ân diyarı (32)Nisan bir âşiyan ve aşina yüz gibi; Kış artık dağlarda; biraz da öksüz gibi... Oraları bilmem de... buralarda nisan var; Baharlarda sonsuzluğu müjdeleyen nişan var. Nisan sana da -ayrı bir- munis geliyor mu Selim Ali Nereden kalmaysa okul sıralarında "Nisan bir" şakaları yapılırdı; hemen hepsinde oyuna gelirdim. Çok mu saftım; bilm

"İnsandan ne saklanıyor" - Ân diyarı (31)

Bilgin Abi! İnsanlığın nefes almasına fırsat tanımayan şu cehalet ne zaman çekip gidecek, geberecekBu cehalet var ya... Bu kelimesizlik... Bu, kitaptan uzaklık... Bu fukaralık var ya... Bu, evlerden uzak olası... Bu, boyun büktüren... Bu İnat Efendi var ya.. Bu Mösyö Gevezelik... Bu, sarhoş makamperestlik... Bu, dev aynalarımız var ya... Bu

Şefkatini yitirmiş zamanlar - Ân diyarı (30)

Selim Ali istiyordu ki dünyada aç açık kimse kalmasın. Zalimlerin, çok yüzlülerin saltanatı bitsin. Dünya nefes alsın. Ne kuşlar vurulsun ne ağaçlar kesilsin. Gurbetin kapıları kapansın.Bilgin Abi'ye bunları bir bir yaralarını sıyırır, yolar gibi yakına döküne anlattı. Bilgin Abi acı tatlı güldü. Bu hemen çok zaman yaptığı şeylerdendi. Dünyaya sığm

Sekiz on beş dersleri - Ân diyarı (29)

Selim Alilerin evinde bir aralar sekiz on beş dersleri vardı. On beş dakika kadar süren hayata ara verme veya hayatı yakalama seanslarıydı.Ders, adını Selim Ali'nin bindiği Şehir Hatları vapurundan alıyordu. O vapur yolculukları hayatının en serin, berrak köşelerinde yüzüp duruyordu. Eski oturdukları Boğaz'ı gören o şirin, şiir ev... Sanki o mahal

Hayat ve ölümle kol kola - Ân diyarı (28)

Gözleri bahar rengindeydi Selim Ali'nin. Tedirgin bir dünya taşıyor gibiydi bakışları. Mart güneşi gibi ellerimden tutuyor; gidelim, buralardan, gidelim, diyordu.Nereye gidecektik Her tarafta ayrılık her tarafta ölüm vardı. Bir müddet sustular. Mevsimi dinlediler; birbirinden habersiz. Dünyanın bir yere, işte bu oturdukları yere sığıştığını; dün

Selim Ali'nin yaş pasta'sı - Ân diyarı (27)

Selim Ali'nin yaşı durmuyordu artık. Gençlikte ve hele çocuklukta zaman geçmezdi ki Günler, geceler uzadıkça uzardı. Ne okullar biterdi ne yollarŞimdi de yılları, yolları durdurmak istiyordu. O şarkıdaki aforizmatik söz aklına düştü; acımsı bir şey dokundu dudağına: "Durdurun dünyayı; inecek var!" İn! Nereye ineceksin Sen kendinden inmek istiyorsun

Zulüm ölmez mi anne - Ân diyarı (26)

Hani cendere zamanlar vardır!Cengiz, Hülagu, Birinci, İkinci Dünya Harbi gibi... Dünyanın cehennem olduğu günler, aylar, yıllar hem de on yıllar... ve bitmeyecek gibi bir köşede durur da kimseler dürtmeye çekinir bu ejderha artıklarına. Bir de doğruyu -dünya tarihinde- bilenler bilse de konuşanlar çok olmadığı için baharları pek göremiyorduk. Dipl

Risale'yi bütün okumak

KAFASINA GÖRE RİSALE OKUYAN ARKADAŞLAR,YÜZ SENE RİSALE OKU; SONRA SIRADAN BİRİ OL; OLDU MU ŞİMDİ! RİSALEYİ YARIM OKUYANLAR'A: RİSALE; TARİKAT DEĞİL; HAKİKAT... (MÜNAZARAT VE MUHAKEMAT OKUMAZSAN TARİKATÇI OLURSUN; YA ŞEYHE YA HOCAYA RAM OLURSUN!) Risale okuyanların hürriyete daha bir sıkı sarılmak gibi sabit ve mecbur, mahkum bir işi var. Niye Çün