Edebiyat nedir - Ân diyarı (52)

Selim Ali'nin sorularına cevap vermek için epey kitap devirmek gerekiyordu. Edebiyat nedir, diye bir soru sordu ki bu, insanlığın gelişinden bu yana cevabı hâlen devam eden bir soruydu.

Bilgin Abi bu soru karşısında ayrı bir kulak kabarttı:

"Edebiyat nedir"

Biz de ona yöneldik.

Bilgin Abi bir şeyler diyeceği zaman heyecanlanır, biraz kızarır, gözlerini bilinmez bir yere diker öyle konuşurdu. Bir de etrafta kim kimse yok gibi davranır bir hâli hem kendini hem etrafını rahatlatırdı.

Bir de kendine has yani müfredat dışı cevaplar verirdi sorularınıza. Ötesi kitaplarda vardı zaten.

Aynı soruya farklı cevaplar kimin hoşuna gitmezdi ki!

Yeknesak bir hayat bıktırıcı olmaz mıydı! Her gün sofraya aynı yemekler konmazdı bu yüzden.

Bilgin Abi ağır ağır, üstüne basa basa edebiyatın tarifini yapınca... okuduklarımızın dışında bir şeyle karşılaşmıştık yine.

Edebiyat... dedi, gördüğümüz, görmediğimiz her şeyin adını yeniden koymak...

Öyle ya her şiir, şiirin yeni bir tarifi değil miydi!

Güneş her sabah yeni ve başka bir tebessümle selâmlamıyor muydu âlemi!

Her nefes yeni bir hayat değil miydi! Bu yeni hayatlar yeni isimler, bakışlar istemez miydi!

Her adımımız efsane değil miydi! Bir yudum su içmenin basit bir şey olduğunu söyleyebilen var mıydı!

Hayatın bin bir rengine, bestesine isim vermeye kalksak başımız döner. Bu yüzden belki de gafletle sıkı fıkılığımız!

Hâlin gereğine göre isimler bulmak hayatı sürekli müşahede altına almak değil mi Selim Ali