Ahmet Said Aydil

Yeni Asya

AB'nin akıbeti ve Türkiye'nin istikâmeti

AB–Türkiye ilişkilerini günübirlik tartışmaların ötesine taşıyarak, müterâkim bir bakışla incelemeliyiz.Bizim Avrupa Birliği'ne ideolojik bir bağlılığımız olamaz. Bediüzzaman'ın kavramsallaştırdığı "Birinci Avrupa" bir kurum veya siyasî blok değil, bir ilkenin, bir mefkûrenin yansımasıdır. "Birinci Avrupa"nın varlığı, aynı şekilde "Birinci Asya", "

Avrupa'nın Berlin Konferansı

Trump ve Putin'in Alaska'da gerçekleştirdiği Ukrayna zirvesine Etiyopyalı akademisyen dostumuzun tepkisi şu oldu:"Avrupa'nın Berlin konferansı." Bildiğiniz üzere 1884–85 Berlin Konferansı'nda dönemin Avrupa güçleri Afrika kıtasını kendi çıkarlarına göre masa başında paylaştı. Afrikalı halkların iradesi hesaba katılmadı, sınırlar cetvelle çizildi ve

ABD sonrası dünya -3

Geçmişte "ABD Sonrası Dünya" ve "20. Yüzyılı Unutmak" gibi yazılarımızda, Trump döneminin bazı söylem ve eylemleri çerçevesinde, Amerikan dış politikasının olası yönelimlerine dair bazı değerlendirmelerde bulunmuştuk.O dönemde Trump ve bazı bürokratlarının İran ve Suriye üzerine nisbeten "barışçıl" açıklamaları, İsrail'in Gazze saldırılarını durdur

Şüphe ile aklın kaybı – 2

Öncelikle birinci yazımıza farklı mecralardan gelen yorumlar için teşekkür ederiz. Hakkaniyetle eleştiren herkese müteşekkiriz.Bazı yorumlar ise yazıda hiç savunmadığımız kişi ve yapıları desteklediğimizi iddia eden ithamlar ve imalar içermekteydi. Oysa yazımızın amacı, travmalardan beslenen ve refleks hâline gelmiş bir düşünme biçimini teşhis ve

Şüphe ile aklın kaybı

Bilhassa siyaseten ezilen, mağdur edilmiş ya da görmezden gelinmiş halklarda, yılların travmasıyla beslenen bir zihinsel refleks gelişti:Gözünün gördüğüne, kulağının duyduğuna değil, yalnızca "gerçeğin arkasındaki gerçeğe" inanmak. İmam Gazalî, el-Munkız mine'd-Dalâl eserinde bilginin sağlam temeller üzerine inşa edilmediği her durumda insanın dalâ

Kardeşlik değil, üstünlük arayışı

Trump yönetimiyle birlikte yükselişe geçen ve son yıllarda Batı'da dalga dalga yayılan sağ ve aşırı sağ siyasi akımların en dikkat çeken özelliklerinden biri, Hıristiyan kimliğine yaptıkları güçlü vurgu.Artan Müslüman göçmen varlığından şikâyet eden siyasetçiler, insanın fıtratında bulunan "yabancıya karşı temkin" duygusunu körükleyerek ülkelerinde