"Demokrasi, "modern devletin" içinde boğuluyor mu"
"Demokrasinin özünü yaşatabilecek bir ahlâkî düzeni İslâm mı vaat ediyor"
Profesör Wael Hallaq, "İmkânsız Devlet" adlı eserinde bu çarpıcı sorulara cevap ararken, yaygın olarak sorulan "İslâm demokrasiyi neden içselleştiremiyor" sorusunun esas meselenin üzerini örttüğünü dile getiriyor.
Hallaq, "problem İslâm ve demokrasi uyumluluğunda değil, modern devletin ahlâkî yapısında" diyerek tartışmayı tersine çeviriyor.
Hallaq'a göre modern anayasal ulus-devlet, ister demokratik olsun, ister otoriter, özünde adalet değil, kontrol için tasarlanmıştır.
Bu devlet şiddet tekelini elinde tutar, otoriteyi merkezîleştirir ve hukuku bir güç aracına dönüştürür.
Anayasa, devlete meşruiyet sağlayan seküler bir kutsal metin hâline gelir; İlâhî ya da ahlâkî hesap verebilirliğin yerini bürokratik otorite alır. Seçimler ve parlamentolar katılım sağlar, ama egemenlik, gözetim ve zorlayıcı hukuk mantığı değişmeden kalır.
Hallaq'a göre modern devlet "Şeriat için ontolojik olarak imkânsızdır," çünkü sorun İslâm'ın düzene karşı olması değil, devletin ahlâka tahammül edememesidir.
Buna karşın, klasik İslâm yönetimi merkezsiz bir ahlâkî düzen üzerine kuruludur.
Hukuk hükümdarın değil, Allah'ındır; uygulaması da siyasî bürokrasinin değil, ilim ve toplum ağlarının elindedir.
Şeriat, devlet yasası olmaktan çok, hayatın bütün alanlarına yön veren bir ahlâk ekolojisidir: kadıları, pazarları, aileyi, yöneticiyi adalet, istişare/şûrâ ve maslahat ilkeleriyle şekillendirir.
Hallaq'a göre bu yapı, modern demokrasilerin etik hedefleri olan, hesap verebilirlik, güç sınırlaması ve ahlâkî sorumluluğu devlet egemenliğine dayanmadan gerçekleştirebilmişti.
Ayrıca bu sistem hukuku toplumun merkezinde işleyen bir bilinç alanı hâline getiriyordu. Kadı mahkemeleriyle vakıflar gibi kurumlarda halk, hukukun yalnızca nesnesi değil, aktif öznesi konumundaydı; hukuk, gündelik hayatın içinde, yerel toplulukların vicdanıyla şekilleniyordu. İnsanlar hukuka yalnızca tâbi değil, onun oluşumuna ve uygulanışına katılan öznelerdi (Bunun uygulamada nasıl gerçekleştiğini yazarın eserinde bulabilirsiniz).
Hallaq'a göre modern devlet ise tam tersine, hukuku merkezîleştirip toplumu ahlâkî özne olmaktan çıkararak onu yönetilen bir nesneye indirger. İnsanlar artık hukukun faili değil, sadece muhatabıdır.