Abdüllatif Uyan

Türkiye

Tevâzu, büyüklük alâmetidir

Edirne evliyâsındanÖmer Baba,15.asırda Edirne'de yaşamış.Mütevâzı bir hayâtı varmış.Yine de unutulmamış.Nitekim büyüklerimiz;"Tevâzu, büyüklüğün alâmetidir, işâretidir"buyurmuşlar. Ömer Baba, geceyi ibâdetle geçirir, gündüzleri de İslâmiyeti anlatırmış insanlara.Kalplere işlermiş sözleri.Geceleri çok az uyurmuş.Bir gün sormuşlar ona;"Niçin uyumuyo

Enkıymetli ibâdet hangisidir

Edirne'de, Uzun Kaldırım Caddesi'nde mütevâzı bir kabir var ki, Allah dostlarından,Hırçın Baba'nın kabridir burası. Yüzyıllar önce bu topraklarda yaşamış ve günahla kararmış kalplere feyizsaçmış.Bir gün, o beldeye,bâzı misâfirler gelir.Bu zâtı görüp istifâde edeceklerdir.Bir müddet sohbet ederler. Hac zamânı olduğu için hacdan bahseder mübârek zât.

Dalından koparılamayan meyveler!..

Allah dostlarındanHıdır Baba, Edirne'nin mânevî fâtihlerinden bir gâzi derviştir.O devirde bir kadın, bir meyve bahçesinin önünden geçerken durur.Dikkatini çekmiştir meyveler.Tamâmı olgunlaşmış, neredeyse düşmek üzeredirler.Kendi kendine;"Birkaç tâne koparsam mı" der.Ve uyar şeytana.Asılır bir dala.Ama ne mümkün!Bir türlü kopmaz meyveler.O dalı bır

"Kalk, üzme kocanı!.."

Allah dostlarındanHıdır Baba, Edirne'nin mânevî fâtihlerinden bir gâzi derviştir.Duâsı makbûl bir kişiymiş.Menkıbeleri anlatılıyor dilden dile.Bir tânesi şöyle:Bu zâtın sevdiği biri vardır.Hanımına kızar bir gün.Ve bedduâ eder.Olacak bu ya,tutar bedduâsı.Aynı gün kadın hastalanır.Ve ağırlaşır gitgide.Adam bin pişmândır.Ama ok yaydan çıkmıştır bir k

"Sevgiliden gelen, sevilir..."

Gelibolu'da yaşıyanHoca Hamza Efendi, duâsı makbûl bir Allah dostudur.Dermansız hastalar ona koşar.Bir duâsıyla şifâya kavuşurlar.Kendinde de bâzıhastalıklar vardır.Bu yüzden namazlarını özürlü kılar.Dostlarından biri dayanamaz.Bir gün huzûra gelip;"Efendim, herkes hastalığı için size geliyor, duânızla iyi oluyor, kendiniz için de duâ etseniz" der.

"Yâ Rabbî! Kimseyi yakma!"

1300'lü yıllar... Gelibolu'da Allah dostlarından biri yaşamaktadır.Hoca Hamza Efendi.Bir câmide imâmlık yapar.Halkı irşâd eder.Kalplere "Allah sevgisini" nakşeder.İstemez hiç kimsenin ızdırap çekmesini.Hele cehennemde yanacak olanları düşündükçe, mahvolur âdeta!Seherlerde kalkar.Secdeye kapanıp;"Yâ Rabbî! Hiç kimseyi ateşte yakma"diye yalvarır.Gözy

"Âhirette en zor şey nedir"

Tâbiîn'den olup, Irak'ta yetişenBekr bin Abdullah Müzenîhazretleri, bir Allah dostudur.Bir gün bu zâta;"Âhirette en zor şey nedir efendim" diye sordular.O da cevâben;"Kul hakkıdır. Çünkü Allahü teâlâ kendisiyle ilgili günahları affedebilir, ama kul hakkını affetmez. Alacaklı olsanız da helâlleşin, âhirete bırakmayın. Zîra hiç belli olmaz, belki de

"Dert ve belâ, nîmettir!"

Tâbiîn'den olup, Irak'ta yetişenBekr bin Abdullah Müzenîhazretleri, bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu.Bir ara onlara;"Kardeşlerim! Allahü teâlâ bir kuluna hayır murâd ederse, ona biraz acı ve sıkıntı tattırır"buyurdu.Pek anlamadılar.O, bunu sezdi.Ve şöyle açıkladı:"Dert ve belâ, Sevgili'nin kemendidir. Allahü teâlâ sevdiklerini, bu kementle ken

Edep, haddini bilmektir!

Tâbiîn'den olup, Irak'ta yetişenBekr bin Abdullah Müzenîhazretleri hadîs âlimlerindendir.Dünyâya rağbet etmezdi.Allah dostlarını severdi.Sohbetlerinde;"İyi amellerimin içinde en kıymetlisi olarak Allah adamlarına olan sevgimi biliyorum"buyururdu. Bir gün yanına bir gençgeldi.Nasîhat istedi.O gence bakıp;"Evlâdım! Bir kimseden sana bir sıkıntı geli

"Ben size aslâ zulmetmedim"

Bekr bin Abdullah Müzenîhazretleri, bir gün şunu anlattı:Mahşerde hesaplar görülüp herkes lâyık olduğu yere gidince, Hak teâlâ meleklere"Ateş'ten iki kişiyi çıkarıp getiriniz!"diye emreder...Hemen getirirler.Onlara sorar ki:"Yerleriniz nasıldır"Derler ki:"Çok fenâdır yâ Rabbî."Allahü teâlâ;"Ben size aslâ zulmetmedim. Bu cezâ, kendi kazancınızdır, ş