M. Latif Salihoğlu

Yeni Asya

İman korkuyu yener

İstiklâl Marşı gayet yüksek bir iman derecesiyle yazıldığı için, o imanın verdiği kuvvet ve dirayetle "Korkma!" diye başlar.Sadece başlamakla kalmaz, marşın devamında aynı imânın kuvvetiyle yine "Korkma!" diye hatırlatma yapar. Bunun bir misâli şudur: Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar; Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, ko

Fevzi Paşa, gidişiyle de şaşırttı

Günün Tarihi: 10 Nisan 1950Hayatı boyunca çevresindeki insanları, bilhassa dindar kesimi hep şaşırta gelen Fevzi Paşa, 10 Nisan 1950'de ânî ölümüyle de herkesi şaşırtarak göçüp gitti bu dünyadan. En büyük şaşkınlık noktası şudur ki: Emekli General Fevzi Çakmak, 73 sene önce (aynen şimdiki seçim günü gibi) 14 Mayıs'ta yapılacak olan genel seçimler i

Mehmet Kemâl Beyin idamı

Günün Tarihi: Nisan 1919İstanbul'un İngiliz işgali alatında olduğu günlerde, Boğazlıyan (Yozgat) Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, şehrin orta yeri Bayezid Meydanı'nda, üstelik umuma açık bir şekilde idam edildi. Usûlen yapılan yargılama neticesinde, 8 Nisan (1919) günü idam kararı verildi; kararın infaz ise iki gün sonra, 10 Nisan günü yapıldı. Sarfı Er

Kurşunlama, komite faaliyetini gösterir

Günün Tarihi: 6 Nisan 1909Komite faaliyetlerinin teşvik gördüğü yer ve zamanlarda, kurşunlama-bombalama gibi suikastler eksik olmaz. Üstelik, failleri, ama özellikle de azmettiricileri meçhûl olur, meçhûlde kalır, bu tür işlerin. Tetikçiler, işin basit yönü. Çabuk bulunabilirler. Aslolan azmettiricilerdir. Onlar kolay kolay tesbit edip de bulunamaz

İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti (FırkasıPartisi)

Günün Tarihi: 5 Nisan 1909Dindar kesim arasındaki siyasî görüş farklılığı bundan 114 sene evvel bugünlerde biraz daha belirgin bir hâle geldi. Bu belirginliğe sebebiyet veren şey, İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti'nin 5 Nisan 1909'da tamamlanan resmî kuruluş hadisesidir. Aralarında Bediüzzaman Said Nursî'nin de bulunduğu kesim, "Muhammedî" ismini taşıya

Demokrasiye fedâ olan hayatlar

GÜNÜN TARİHİ: 4 Nisan 1979Türkiye ile kardeş Pakistan'ın demokrasi yolundaki kaderi birbirine benziyor. Her iki ülkenin insanları da bu uğurda çok büyük bedeller ödedi. Milletin hür iradesiyle iktidara gelen devlet adamlarını fedâ etti. Türkiye'de Menderes ve arkadaşlarını iktidardan devirip idam ettiren menhus ruh, Pakistan'da da baba Butto ile kı

Dört devirde Bediüzzaman

Osman Yüksel (1917-1983), önce soyadını da taşıyan "Serdengeçti" dergisinde neşredip, sonra da "Tarihçe-i Hayat" isimli eserde iktibâsen derc edilen "Said Nur Ve Talebeleri" başlıklı makalesinde şöyle bir ifade kullanıyor:"Said Nur, üç devir yaşamış bir ihtiyar. Gün görmüş bir ihtiyar. Üç devir: Meşrutiyet, İttihat ve Terakki, Cumhuriyet." Bu ifade

Bir asır önce kullanılan inisiyatif

Evet, vakıa şu ki, "Tarih tekerrür ediyor." Olup bitenlerden gerekli olan ders-i ibret alınmadığı için, hadiselerin tekerrür etmesi kaçınılmaz oluyor.Tabiî, hadiseler aynen-tıpatıp tekerrür etmiyor. Tekrarlar, benzerlikler noktasında yaşanıyor. Ki, biz de burada gelişmelere aynen o benzerlikler itibariyle bakmak arzusundayız. Bakalım, geçen asrın b

"Rey-i vâhit"ten "rey-i cumhur"a geçiş dönemi

Her nimetin bir külfeti, her davanın bir bedeli vardır. İşte, aşağıda anlatacaklarımıza, bu açıdan bakılması lazım. Ta ki, geçmişten günümüze çekilen külfetlerin ve ödenen bedellerin kıymeti daha iyi anlaşılsın. Evet, tam tamına 30 sene süren bir kesinti devresinin ardından, 1908 yılı Temmuz'unda Meşrûtiyet yeniden ilân edildi. Aslında bu tarihte i

Başarılı babaların çuvallayan oğulları

En son Fatih Erbakan'ın da siyasette çuvalladığını görünce, şu "babalar ile oğullar" meselesini yeniden enine boyuna düşünme ihtiyacını duyduk.Onun Cumhur İttifakı'na girmeden önce ve girdikten sonraki açıklamaları arasında derin uçurumlar var. Tabir-i diğerle, arada dağlar kadar bir fark var. Mevcut iktidarın günahkâr olduğunu ve "faiz lobisi" ile