Jön Türkler'de "merkeziyetçilik" ihtilâfı

Mutlâkıyet sistemine, yani tek adam rejimine muhalif olup meşrûtî (demokratik) bir idarenin kurulmasını isteyen Jön Türkler, 4 Şubat 1902'de Fransa'nın Paris şehrinde toplanarak ilk kongresini yaptı.Kongre esnasında, katılımcılar arasında iki ana grup, dolayısıyla iki ana temâyül belirgin hale geldi: Milliyetçiler ve Liberaller. Milliyetçiler Ahmet Rıza'nın başkanlığında toplanırken, liberaller Prens Sabahaddin Beyin etrafında toplandı. Bu iki grubun da Avrupa'da çıkartmış olduğu gazeteleri vardı: Meşveret ve Mîzan. Merkeziyetçi fikirlerin ağır bastığı Meşveretçiler, Jön Türk bünyesinde olmak üzere İttihatTerakki Cemiyetini kurarken, Mizancılar da Teşebbüsi Şahsî ve Ademi Merkeziyet Cemiyetini kurarak varlığını korumaya devam etti. Ahmet Rıza, ziraat ve maarif dairelerinde çalışmış, gazetecilikyazarlıkla uğraşan yetişkin bir fikir adamıydı. II. Meşrûtiyet'in ilânından sonra İstanbul'a geldi ve bir süre Meclis Başkanlığı'nda bulundu. Zamanla, İttihatçı komitacılarla arası açıldı. Prens Sabahaddin Bey ise, Sultan Abdülmecid'in kızı, Sultan II. Abdülhamid'in kız kardeşi Seniha Sultan'ın oğludur. Babası Ahrar-ı Osmaniye'den Damat Mahmut Celaleddin Paşa'dır. Prensliği anne tarafına dayanır. Rakibi gibi o da kendini gayet iyi yetiştirmiş, siyasetçi, sosyolog ve düşünce adamıdır. Meşrûtiyet döneminde faaliyetleriyle dikkat çeken Ahrar Fırkası'nın bir nev'î fikir babasıdır. Jön Türkler'in II. Kongresi 2729 Aralık 1907 tarihleri arasında yine Paris'te yapıldı. Beş yıl sonra yapılan bu kongre de, aynen birincisi gibi yine iki farklı görüşün çarpışmasına sahne oldu. Liberaller, önceden olduğu gibi, yine aynı vakar ve safiyetleriyle varlıklarını muhafazaya devam ederken, Milliyetçi-Merkeziyetçi kanadın içine daha başka sızmaların olması hayli dikkat çekici oldu. "Balkan çetecileri" ile "Selânik komitacıları"nın yanı sıra, masonlar ve Ermeni "Taşnak" grubu da kongrede İttihatçılardan yana tavır koydular. Dolayısıyla, onlar da aynı cepheye dahil oldular. İleriki tarihlerde İttihatçıları raydan çıkartan, yoldan saptıran ve onları her türlü fenalığın tetikçisi haline getiren, işte bu birbirine zıt giden gruplar oldu. Bütün bu menfî gelişmelere rağmen, İttihatçılar içinde niyetini bozmayan ve ihanete bulaşmayan bazı şahsiyetlere rastlamak mümkün. Meselâ, Niyazi Bey, Enver Bey, Said Halim