Lütfi Albayrak

Takvim

Kutup ilişkileri

"Seni seviyorum" dedim, "hmm" dedi. Sarılmak istedim, kalorifer peteğine sarılsam daha sıcak olurdu. Göz göze geldik, ben üşüdüm, o kaçtı. Mesaj attım, cevabı Google'dan daha geç geldi. Yanımda yürürken bile gölge gibi... ama o bile daha yakın duruyor. Birlikte film izledik, en duygusal sahnede bile gözünü kırpmadı. "Nasılsın" dedim, "Standa

Yalan Ustalarının Türleri

Abartıcı Bir sinek görse, size "Ejderha saldırdı" diye anlatır. Küçük bir olayın üzerine Hollywood bütçesiyle kurgu yapar. Onların ağzından çıkan hiçbir şey ölçülü değildir; her şey *"en"*dir: En büyük, en pahalı, en inanılmaz. Masum Yalancı Aslında kimseye zarar vermek istemez. "Yemeği beğendin mi" diye sorulduğunda, ağzı yanmasına rağmen "Bayıl

Özgüveni abartı seviyesinde olanlar

Toplumda öyle bir tür vardır ki özgüvenleri öyle yüksek, öyle abartılıdır ki; NASA roketlerini çalıştırmak için bu enerjiyi kullanabilir. Bunlar, "Ben yaparım" derken aslında henüz ne olduğunu bilmedikleri bir şeye aday olan kahramanlarımızdır. Her konuda uzmanlık: Daha dün internette 30 saniyelik bir video izlemiştir, ama ertesi gün kendisini kua

Marka takıntısı: Etiketle yaşamak sanatı

Marka takıntısı olanları hepimiz biliriz. Onları tanımak için özel bir radar cihazına ihtiyacınız yok; zaten kıyafetlerinin üzerinde kocaman yazan logolar size uzaktan göz kırpar. Onlar için hayat, bir etiket koleksiyonudur. Tişörtün kumaşı pamuk mu polyester mi, ayakkabı rahat mı dar mı hiç önemli değildir. Önemli olan, üzerinde o sihirli kelimeni

Çabuk sinirlenen insanların hayatı kolaylaştırma yöntemleri

Adaletsizliği anında fark ederler: Market kasasında sıra kaydırmaya çalışanı şıp diye yakalar. Sınırlarını net çizerler: Otobüste omzuna kafasını yaslayan yolcuya "Yanlış adrese park ettin kardeş" bakışı atar. Cesaretlidirler: Restoranda yanlış sipariş geldiğinde "Ben bunu ısmarlamadım" diyebilen nadir türdür. Patavatsız değil, dürüsttürler: "

Çayın buharından beslenen gizemli tür: Yancı

Kahvehane, aslında bir ekosistemdir. Çaydanlık volkan gibi kaynar, okey taşları yağmur gibi şakırdar, maç spikeri gök gürültüsü gibi bağırır. Ve bütün bu tabiatın içinde, görünmez ama hissedilen bir tür yaşar: Yancı. Yancı, kahvehanede kendi başına hiçbir şey yapmaz. Ama masaya oturduğunuzda mutlaka bir şekilde yanınızda biter. Çayı sizinle içer, m

Otlakçı türleri

Yemek otlakçısı: "Abi bir çatal alayım ya, tadına bakmak için..." der, tabağını senin tabağınla eşitler. Sigara otlakçısı: "Dumanını içsem olur mu" noktasına kadar ilerleyebilir. İnternet otlakçısı: "Wi-Fi şifresini ver" der, seninkinden daha çok kullanır. Ev otlakçısı: Kendi evi yokmuş gibi sürekli senin koltuğunu işgal eder. İçki otlakçısı: Masan

Yazın bitişi

Deniz şortu hâlâ nemli ama dolapta kabanın yanında asılı. Klimalar "Benim görevim bitti" deyip sessizce köşeye çekiliyor. Güneş kremi bitmiyor, kapağı kayboluyor. Plaj şemsiyesi kış boyunca balkon köşesinde "Ben burada ne yapıyorum" diye sorguluyor. Flip-Flop terlikler, kışlık çorapların yanında yetim kalıyor. Dondurma kutuları yeniden kuru fasulye

Sakal: Yüzdeki kıllardan fazlası

Sakal, erkeğin yüzünde rastgele çıkan kıllar değil; hayatla girdiği bir tür pazarlıktır. Kadınlar makyajla, erkekler sakalla "ben buyum" der. Ama işin komik tarafı, sakal aslında erkeğin karakterinden çok, tıraş olmaya üşenip üşenmemesiyle ilgilidir. Sakal, Çene Photoshop'udur Kimileri çenesini kare göstermek için spor salonuna gider, kimileri sak

İşi düşünce arayanlar

Canıııımcı: – "Canııım nasılsın yaa" diye başlar, ama sohbetin devamı mutlaka bir istektir. Bayram kuşu: – Yılda iki bayramda bile aramaz. Ama iş çıkınca gece 03:00'te bile rahatsız eder. LinkedIn'ci: – Yıllardır ses etmez, birden mesaj atar: "Sen hâlâ orada çalışıyor musun Birini bana önerir misin" DM'den yürüyen: – Paylaşımlarına sessizdir. A