Cem Sancar

Sabah

İstanbul Aşkına

Ne şıngır mıngır bir şehirdi bu. Kıvamında bir masumiyet. Her sabah kumrularda bir neşe. Sur içinde, mahallelerde uçsuz bucaksız bostanlar. Bereketli topraklarla şehir el ele. Sırık fasulyeleri, salatalar ve bostan kuyusunda yüzen ördek. Mevlevihane harabelerindeki hüzne baş eğerek geçerdi kadınlar. Evlerde kurulurdu ilahi sofraları. Apak, kenarı t

Sümbül Sinan'ın yitik sümbülleri

Şu abuk sabuk günlerde gelin biz sizinle sümbül koklayalım. Boynu bükük mor külhanidir sümbül. Sümbül Efendi derseniz İstanbul Kocamustafapaşa'da bir büyük düşünür. Şehrin sahibi evliyadan bir zat. Sümbül Sinan, Halvetiye yolunun yolcusu. Asıl adı Yusuf, şöhreti Sümbül. Bir güzel adam. 1475-1480 Merzifon'da doğmuş, süper zekâ bir çocukmuş. İlk tah

Müslümanlar Neşesini Nasıl Kaybetti

Adam yaşlı bir yazardı. Büyük maceralar yaşamış, alkışı ve ihaneti görmüş, bir dağ başına, uzağa, uzlete çekilmiş, bakıcısı Roman kızıyla birlikte bir kartal yuvasını andıran malikanesine yerleşmişti. Yazar kötürümdü. Tekerlekli sandalyede yaşıyordu. Olgun yaşlarında motosiklete ilgi duymuş, motorcu olmuştu. Çok severdi başını alıp gitmeyi. Bilinme

Felsefe ve edebiyatta niye tekledik

İslam felsefesi dolayısıyla Osmanlı edebiyatı yaşayan bir memba. Hiçbir toz fırtınası onun üstünü örtememiş, örtemiyor... Mesela Osmanlı döneminde İbn Arabi ve Mevlâna'nın kitapları üstüne birden çok şerh (yorum) yazılması, bize büyük âlimleri düşünmenin ve yeniden yorumlamanın Osmanlı fikriyatının eleştirici-katkıcı bir yönü olduğunu gösterir. Geç

İnsan, kendi kendine konuşandır

Geçen gün "İnsan kendi kendine konuşan bir varlıktır" dedim. Öyle ortaya sesli dedim. Kimse yoktu etrafta! İnsan bazı şeyleri kendine söyler. Kimi içinden söyler, kimi seslendirir, mırmır kendiyle konuşur. Sokakta böyle insanlara rastlarız. Bazısı biraz sonra karşılaşacağı insana ne söyleyeceğinin antrenmanını yapar, bazısı çatır çatır kendisiyle k

Hınç İnsanı

Hemen herkesin başına gelir. Günlük hayatta hiç zarar vermediğiniz kişilerin nedensiz düşmanlığına uğrarsınız. Bu insanlarla alıp veremediğiniz bir şey olmadığını düşünür, bu yersiz düşmanlığı anlayamazsınız. Peki niyedir bu husumet Bu sorunun yanıtı, sebepsiz yere düşmanlık eden insanların kişilik ve zihin durumunda aranmalıdır. Bu tipler muhtemel

Yalnız değilsin, yıkılma sakın

Soyut ve geniş açılı bakmaya istidatlı, öyle yaratılmış meleke sahibi insanlar vardır. Eskilerin meleke dediğini günlük dilde 'yetenek' kelimesi değil, ancak kabiliyet karşılar. Kabiliyet, KBL kökünden gelmekte. Kâbil, kabul eden, alan, uyan. Işığı alan ve ışığı nerden aldığını da bilen... 'Yetenek' kelimesi bu noktada tamtakır kuru bakır, ihtiyaç

Cahiliye kültürü bizi bitirdi

Kültürü ne belirler Hangi düşünceleri ön plana çıkarmışsanız o belirler. Meşrebinize göre ırkçılığı veya selefi şeriatçılığı ya da şeksiz şüphesiz bir Batıcılığı benimseyebilirsiniz. Ya kendi ırkınız dışındaki bütün ırkları aşağılık görürsünüz, ya sizin kafanızdaki dine uymayanları dinsiz ilan edersiniz, ya da sizin kadar ecnebi-perest olmayanları

Efendi Baba ve kanadı kırık martılar

"Ölünceye kadar kederli olacağım" dedi bir kadın. Oğlunu kaybetmişti. Kalbim koptu yerinden... Yaşlı bir adam Aile Hekimliği'nin kapısında merdivenlere oturmuş, bekliyordu. Neden sonra öğrendik grev varmış. "Grev varmış abi beklemeyin boşuna," dedim. "Kardeş" dedi, "Kadına, doktora şiddet diye bir ayrım olmaz. İnsana şiddetin önüne geçmeli, insana!

Kök hücre

Dünya denen karışım acayip bir hadise. Tam işler yoluna girdi, biraz nefes alayım derken sopasıyla hop dürtüveriyor insanı. Evliyanın sözü gerçek, bu Masiva, yani dünya işlerinde dert tasa bitmiyor. Eğer dağda kendine yeten bir kulübeye çekilmemişseniz, sosyal ilişkiler içinde yaşıyorsanız çareniz yok. Maişet motoruyla, diğer insanların kaprisleriy