Türkmen kollarından olan İlbeylioğlu aşireti iskân sonucu Adana, Gaziantep, Yozgat, Kahramanmaraş, Pazarcık, Afşin, Elbistan yörelerine yerleşmiş geniş bir aşirettir.Bu aşirette diğer aşiretlerden farklı olarak, beye kürk giydirilip bir mühür verilerek padişah ya da temsilcisi tarafından atandığı için bunlara Elbeyli denildiği söylenmektedir.
Yeniden ve kuvvetle, göğsümü şişirerek bir daha haykırıyorum:Biz Türk'üz, var mı bir diyeceğiniz-Kim sen-Türk men.Dört kelimelik bu karşılıklı konuşmanın anlamı şöyle "-Kimsin -Türk'üm
Pazar günkü yazımda bir anne kedi ve dört eniğinin dramatik macerasını, kendi dramlarına beni nasıl kattıklarını anlattıktan sonra bu yavrucaklara yer bulmak için sosyal medya dâhil bütün iletişim kanallarını kullanacağımı yazmıştım. İsimlerini yazmaktan her defasında imtina ettiğim bu mecralardaki çağrıma cevap gelmedi. Oysa paylaştıkları görsel ve vidolarda mangalda kül bırakmayan
Arşivlerde bulunan bir belge, Osmanlı padişahlarının dahiçareyi büyü ve sihirde aradıklarını göstermektedir.Gelin bu belge ve büyü kullanılan olayın tarihine bir gezinti yapalımTopkapı Sarayı'nda bir sihirler, tılsımlar dolabı vardır.Bu büyüleri, sihir ve tılsımları,Türk tarih araştırmacısı ve kitabe uzmanı
Bir çocuk sahibi olamamak hep bir sızıydı Atatürk'ün yüreğinde. O acısını hiç gizlemedi...Bir baloda Asaf İlbay, on altı yaşındaki kızını Atatürk'le tanıştırdı. Sohbet neşeli sürürken o anlarda Atatürk'ü hüzün bastı. Asaf Beyi göstererek söz açtı:- Asaf ile bir mahallenin çocuğuyuz. Belki aynı yaştayız da. Demek ben de vaktiyle evlenmiş olsaydım, on altı yaşında bir çocuğum olacaktı!"
© 2025