Büyü yaptıran padişahlar ve Topkapı Sarayı'ndaki sihirler dolabı
Arşivlerde bulunan bir belge, Osmanlı padişahlarının dahi
çareyi büyü ve sihirde aradıklarını göstermektedir.
Gelin bu belge ve büyü kullanılan olayın tarihine bir gezinti yapalım
Topkapı Sarayı'nda bir sihirler, tılsımlar dolabı vardır.
Bu büyüleri, sihir ve tılsımları,
Türk tarih araştırmacısı ve kitabe uzmanı
İbrahim Hakkı Konyalı bize şöyle anlatıyor:
"Fatih gibi, Kanuni gibi, Yavuz gibi, büyük Türklerin deha ile siyasetle,
bilgi ve kılıçla açtıkları dünya kapılarını büyü ile üfürükle
ellerinde tutmak isteyen kararsız torunlarının son silahlarını
seyretmek tarihten ve müzeden beklenen en büyük bir ibret dersidir."
Burada Kurşuncu Zehra teyzenin leylek tersi yedi dükkân süprüntüsü,
Zarbozan, şeytantırnağına kadar her şey var...
Hatta Fatma anamızın eli ile karınca boyunuzu bile...
Camekânın içinde Fatma ananın altı eli vardır.
Avuçlarına kûfi harflerle tılsımlar yazılan bu eller
o dönem saraylıların en büyük tılsımıydı.
Bunlar söylentiye göre bin bir derde devaydı.
Saray büyücüleri bunları padişahların ağrıyan sızlayan yerlerine korlar ve:
"El benim değil Fatma anamızın elidir.
Gitsin hastalık, gelsin sağlık.. Tu. Tu.. uhruc, uhruç..."
efsunlar ile sözde bütün hastalıkları kovalarlardı.
Camekânın bir köşesinde küçük bir pense gibi duran
siyah karınca boynuzlarına bakılınca bunu taşıyan köstebek kadar iri
karıncaların acaba Kaf Dağı'nın arkasında mı yaşadıkları sorusu
insanın kafasına bir çengel gibi takılıyor.
Bu boynuzlar padişahların şeytan tüyleriydi.
Bunlar en mukavemetli bir kadının üstüne bile sürülünce
kalbinde aşk kıvılcımı yakmaya yetişirdi.
İçleri tılsımlı, göbeklerinde kurkar tırtıl ve kıymetli taşlar bulunan
18 taş, sekiz yuvarlak nazarlık,
üstünde (F.S) ve (K.R) Arap harfleri bulunan bir işaret,
altı vefk mührü, üç süslü muska,
sekiz tılsımlı harp gömleği de bu koleksiyon arasındadır.
Padişahlar bu tılsımları yalnız ağrı ve sızı gibi vücut hastalıkları ve
aşk gibi kalp sancıları için değil, savaşları kazanmak,
yabancı elçilerin gözlerini ve basiretlerini bağlamak,
istedikleri hususları kabul ettirmek için de kullanırlardı.
Bilhassa Sultan İbrahim'den sonra cinciler büyücüler, üfürükçüler
Sarayın sayılı erkânı arasına girmişlerdi.
Bu büyülerden birini de
3. Mustafa'nın Rusya'ya karşı kullanmak istediği yine arşivlere yansıyor.
Osmanlı ile Rusya arasında 5 yıl süren 1768-1774 savaşının üçüncü yılıydı.
Osmanlı birçok cephede Rusya ile çarpışmak zorunda kalıyor.
Zaten çökmek üzere olan imparatorluk gittikçe daha da çok sallanıyordu.
1771 yılı sonlarında her iki devletin de molaya ihtiyaç duyması
barış görüşmelerinin başlamasına neden oldu.
Sultan 3. Mustafa bu doğrultuda savaşa başından beri karşı olan
Muhsinzade Mehmet Paşa'yı Sadarete getirmiş,
Yedikule'de hapsedilmiş olan Rus Elçisi Obreskov'u da serbest bırakmıştır.
1772 Mayıs ayında başlayan görüşmeler neticesinde
dört aylık bir mütareke imzalanmıştır.
Bu mütarekenin ardından Prusya ve Avusturya elçilerinin
arabulucu olarak katıldığı barış görüşmeleri başlamış ancak kabul edilemez
Rus teklifleri nedeniyle netice alınamamıştır.
Bunun üzerine Sadrazam Muhsinzade Mehmet Paşa,
işin önemine ve duruma vakıf olan
Vasıf Efendi'yi mütarekeyi uzatmak üzere
General Rumanyetsev'in yanına göndermiştir.
Vasıf Efendi mütarekeyi kırk gün kadar uzatmayı başarmıştır.
Bu görüşmeler tarihe Yergöğü Mütarekesi olarak geçer
21 Temmuz 1774 tarihinde tahta yeni geçmiş olan
1. Abdülhamit, Küçük Kaynarca Antlaşmasını imzalayarak savaşa son verdi.
Savaşta yenilen taraf Osmanlı olmuştu.
Bu savaşın sonucunda Ukrayna'nın güneyi, Kuzey Kafkaslar ve Kırım,
Rusya'nın eline geçmişti.
Şimdi gelelim işin büyü kısmına.
1772 senesinin Temmuz ayıydı Yergöğü ile İbrail arasında çadırlar kurulmuş,
heyetler arasında hediyeler verilmiş neticede sulh görüşmeleri yapılmıştı.
Topkapı Sarıyı Müzesi arşivlerinde
YerGöğü konuşmalarına dair bazı enteresan vesikalar vardır.
Bizim mevzumuza esas olan vesika arşivde E. 3809 numarasında kayıtlıdır.
(0,8cm X 0,23cm) ebadında kırmızı bir kese içinde.
Kesenin açılmış olan ağzında ancak (Osman) adı okunabilen
kırmızı balmumu mühür kalıntısı bulunmaktadır.