Zeynep Çakır

Yeni Asya

Hayatın anlamına dair

Hayat dediğin bir sarkaç.Bir ucunda vuslat, bir ucunda firak. Hayat zamana köle. Zaman bir değirmen. Cellad kesilmiş ömre. Hayat değişmeye gebe. Sonbahardan kışa döndük bir günde. Hayatın hayatı hareket. Harekette var hep bereket. Hayat yaşamaya değer. Ne yaşar ne yaşamaz olmazsan eğer. Hayatın insanlar adetince amacı var. Tek dünyalıklar iç

Bade'l Harabü'l Gazze

Bade'l Harabü'l Basra... Malumunuz bu bir deyim. Moğolların Basra'yı tahrip edip taş üstünde taş bırakmadıkları vakit, halkın ne yapabiliriz diye bir alime akıl danışmaya geldiklerinde verdiği ibretli bir cevaptır.İş işten geçtikten sonra anlamına gelir. Bugün aynı deyim Gazze için kullanılsa yeridir. Gazze'nin cenazesini bile kaldırmaya gücü olma

100. yılında Cumhuriyet 21. asırda Filistin

Şahsi olarak beni rahatsız eden bir yaklaşıma dikkat çekmek istiyorum. Bunun ismi "ikilik."Eskiler 'nifak' derdi, nifak çıkaranlar da bozguncu olurlardı. Bugünlerde iki olay gündemde. Biri malum İsrail zulmündeki Filistinli kardeşlerimizin durumu. Diğeri 100. yılını kutladığımız Cumhuriyetimiz. Cumhuriyet Bayramı sadece bir rejim değişikliği kutlam

Bel ağrısı mı, imaj kaygısı mı

Öğrendiğimiz, kabullendiğimiz çoğu şeyin çok büyük bir tenkide uğradığı ve bunun acımasızca, hoyratça yapıldığı zamanları yaşıyoruz.Bir paylaşımda sabah namazından önce kalkıp güneşi üstüne doğurmayan annesinin yaptığı işleri sitayişle anlatan bir yazara; 'Saçını süpürge eden anneler ve kadınlar güzellemesi yapmaktan artık vazgeçin. O kadınlar 40'ı

Nasihat istersen ölüm yeter

Sabah kalktığımdan beri bu vecizenin son cümlesini nakarat gibi tekrarlıyorum. Tekrarlarken de ocağımıza düşen vefatlar, ahirete göçmüş yakınlarımızın hatıraları, hüzünlü levhalar halinde akıp geçiyor zihnimden.Ölüm ve ayrılık acısının yürekte açtığı yarayı ve hasretin yakıcılığını bilenler bilir. Bu teessürat ince bir sızı halinde sizinle akıp gid

Bunlar da geçer!

Yorulmuştu, şöyle pencerenin kenarındaki koltuğa sırtını dayayıp gelip geçenleri seyretmeye başladı.Gelenlerin az, geçenlerin çok olduğu devri yaşıyordu artık. Yoldan geçenlerin gözden kaybolması kadar kısa bir süreydi ömür. "Daha o günlere çok var" dediği günler ne çabuk geçmişti, yılları da peşine takarak. Arkadaşı geldi sonra, güzel günler geçir

Bana eksilince hoşuna giden bir şey söyle!

Geçen WhatsApp Durum üzerinden bir anket yaptım. "Bana eksilince hoşuna giden bir şey söyle" diye. "Ben başlatıyorum, kilo" dedim, devamı sizde...Zira kilo almak bu çağın en baş problemi neredeyse, vermek de o kadar zor. Tartının gösterdiği sayıyı görünce, biraz eksilmiş görmekten duyduğum memnuniyetten mütevellit duruma böyle yazdım. Cevaplar geld

Küçük şeylerle mutlu etmek mi

Küçük şeylerden mutlu olmak mı küçük şeylerle mutlu etmek mi Dün sabah çok erken saatte yola çıktı kadın. Bir kaç gün önce şiddetli bir kol ağrısından muzdaripti.Tam o geçti derken bu kez de sağ ayağı diz kapağından başlayıp ayağın bütününe yayılan ve hareket ettirmeyen bir ağrıyla hasta etti. Nereden peyda olacağı ve ne kadar hasta edeceği meçhul

Seyyah olup şu âlemi gezerim

Bir dost bulamadım gün akşam oldu demiş halk ozanı. Seyahat eden sıhhat bulur demiş Habib-i Ekrem. Seyahat bir arayıştır, bir amaç, bir teneffüs bir gaye, bir hedeftir...Kimi ilim arar yollara düşer nasibini veya fazlasını bulur... Abdulkadir-i Geylâni, Idrisi Bitlisi, Mevlâna Celaleddin-i Rumî, Cüneyd-i Bağdadi, Molla Gürani Said Nursî ila ahir...

Çiçek gibi olsak çiçek gibi olur hayatımız

Yalova'dan döndüğümde patlamaya hazır bir tomurcuktu... Her sabah biraz daha biraz daha açılmasına şahitlik ettim.Sabahın ilk sessiz ve neşeli bir beklentisiydi benim için. Birisi yazmış gülmüştüm; orkide diye iki tane sopaya aylardır su veriyorum bir şey olduğu da yok... Biraz gülmekle karışık bir ümitsizlikle ben de aynısını yapıyordum... Ama hay