Zeynep Çakır

Yeni Asya

Çiçek gibi olsak çiçek gibi olur hayatımız

Yalova'dan döndüğümde patlamaya hazır bir tomurcuktu... Her sabah biraz daha biraz daha açılmasına şahitlik ettim.Sabahın ilk sessiz ve neşeli bir beklentisiydi benim için. Birisi yazmış gülmüştüm; orkide diye iki tane sopaya aylardır su veriyorum bir şey olduğu da yok... Biraz gülmekle karışık bir ümitsizlikle ben de aynısını yapıyordum... Ama hay

Yollarda bulurum seni

Akşamüstü yürüyüşüne çıktı kadın. Yoldan gelmek, yola gitmek, yollara düşmek, yolcu olmak, yol yorgunu olmak, deniz yolunu kullanmak onun için 18 yaşından beri bir rutindi; sabah kahvaltısı yapmak kadar rutin...Rota oluşturuluyor denir ya, bu rota sanki ezelden oluşmuştu onun için. İstanbul-Yalova, Yalova-İstanbul... Evet mesafe kısa, hatta yolculu

Taht ve baht meselesi...

İstanbul'da iki yerleşim yerinin isminin ve konumunun bir Osmanlı Padişahı ile alâkasını biliyor muydunuzBen bilmiyordum yeni öğrendim, şöyle ki: Sultan Abdulmecid'in oğlu, Sultan 2.Abdülhamid'in ağabeyi, Sultan Abdulaziz'in yeğeni 5.Murad ismiyle tahta geçmiş olan lâkin cinnet teşhisiyle 3 ay padişahlık yapabilen hükümdarla ilgili... Şehzadeliği d

Niçin 'hayır'

Yeni moda psikolojik taktiklerden biri; hayır demeyi öğrenecekmişiz. Hayırda bazen hayır yoktur. Fedakarlık vardır, gayret vardır, vazife vardır, fıtri olarak yapma isteği vardır, rıza-ı ilahiye nail olmak vardır.Herkes hayır demeyi öğrendi diyelim. Sen ağa, ben ağa; inekleri kim sağa Nefse bıraksan, o hiç bir şeye evet demez. Hep hayırcı. Vazifede

Hâfız Ahmed Paşa'nın hikayesi

Müezzin-zâde Hâfız Ahmed Paşa 1564 doğumlu. Sultan 1. Ahmed'in kızı Ayşe Sultan'la evli olduğu için "Damad Hâfız Ahmed Paşa" olarak bilinir. Pomak asıllı olup Filibeli bir müezzinin oğludur. Babasının mesleğinden dolayı Müezzin-zâde olarak da anılır.Küçük yaşlarda hıfzını tamamlayan Hâfız Ahmed Paşa, on beş yaşında İstanbul'a gider. I. Ahmet zamanı

Güçlü kadın olma

Bugün günlerdir zihnimde oturtamadığım yeni bir kavramı sizlerle değerlendirmek istiyorum...Güçlü kadın olmak... O kadar çok dillendiliriyor ve o kadar çok alkış alıyor ki bu imaj ama bence yanlış fıtrata aykırı bir yükleme ve güncelleme yapılıyor Halbuki kadın yaradılışı gereği ince hassas narin ve güçsüzdür... Ve bu özellikleri de ne acizlik ne z

Kapı gibi yazı

Eski günlerden bir gün 'Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır' dediklerine hak verdiren soğuk bir havada evden çıktı kadın...Kaç gündür kapı dışarı adım atmamıştı biraz dolanayım çarşı-pazar dedi ama en çok da eski semtlerde, eski insanların ayak bastığı yerlerde gezmek, eskinin izini sürmek hoşuna giderdi. Çarşıkapıda indi tramvaydan. Şimdile

Kıyamet-i suğra (Küçük kıyamet)

Dönem 2. Bayezid Devri, Fatih'in oğlu... Devrinin en bilinen özelliği kardeşi Cem Sultan ile yaşadığı taht mücadelesidir.Bu yüzden babası Fatih'in tarihlere sığmayan fetihlerine nisbeten bir kaç yer fethiyle siyasi tarih açısından sönük bir dönem sayılır. Siyasi tarih yazmaz ama bu dönemin asıl felâketi bugün 'asrın depremi' dediğimiz şiddette bir

İlminden hissedar olmayandan kaç

Pazarları severim, pazarlık yapmayı da... Amma zinhar içten pazarlıklıları hiç sevmem.Güzel giyinmeyi severim, kuzu postuna bürünmüş kurtlardan ödüm kopar. Gezmeyi severim, aklı bir karış havada gezenlerden hazzetmem. Açık sözlü olmayı severim, densizliğe tahammülüm yok. Kardan korkarım, karda yürüyüp izini belli etmeyenden daha çok. Başarıyı sever

Ahlâkî tahribata muhkem setler lâzım!

Bir haber... İnsanın tüylerini diken diken eden cinsten:"Mersin'de 12 yaşındaki bir kız, sınavdan düşük not aldığı için kendisiyle alay eden sınıf arkadaşını okul tuvaletinde su hortumuyla dövüp, bıçaklayarak öldürdü." Psikolojisinin yerinde olmadığı için mi; bir şiddet sarmalının içinde yetiştiği için var olan şiddet meylinden mi; dizilerden, günd