Yusuf Ziya Cömert

Karar

Mesafe kısa, ödül büyük

Suriyeliler kendi devrimlerini yaptılar. 61 senelik zalim, faşist, işkenceci Baas diktatörlüğünü devirdiler.Sevinmekte haklılar.Çok çektiler, babasından ve oğlundan.1980 yılıydı. Babamı, diğer Eskişehir hacılarıyla billikte Cilvegözü'na kadar uğurlamıştım.Dönüşte Harranlı bir Türkmenle yan yana düştük."Yeğenim Muhaberata yakalanmamak için kafasını

Bu bir devrim

Suriye sevdiğim bir ülke. İlk 1981'de gitmiştim. Suriye'nin başında Hafız Esed vardı, gergin, sıkıntılı bir ülkeydi. Sokaklarında polis, asker, köşede bucakta tanklar, zırhlı askeri araçlar.Ahali tedirgin. Camide vakit geçiren yaşlı başlı insanların yanına yaklaşıyorsun, kalkıp gidiyorlar.Muhaberat Baas rejiminin kanlı ve kirli eli.Öyle ki, Suriye

Üzerinize afiyet

Oturup günleri saymadım ama iki hafta olmuştur yazmayalı. Bu, bir açıklamayı gerekli kılacak kadar uzun bir süre.Dilim döndüğünce anlatayım.Anlatayım ki Allah göstermesin başınıza gelirse benim gibi acemilik çekmeyin.Üzerimde bir tuhaflık hissediyorum. Hatta bir nevi hafiflik.Sanki ellerimde, ayaklarımda hava kabarcıkları var.Ağrı sızı yok. İşime g

Kleptokrasi taşkınları

Yolsuzluğun olmadığı bir sektör tasavvur edebilir misinizİnşaat, taahhüt, mal alamı, eleman alımı, sanayi, lojistik, gıda.En son milletçe gıdada tağşiş ve hile doktorası yaptık. Zeytinyağlarının içinde zeytinyağından başka her şey var.Muhakkak muasır medeniyet seviyesinin üstündeyiz.Matruşka gibi iç içe taşeronlardan oluşan mekanizmaları matruşkanı

Cezalılık algısı

Eski Yeşilçam filmlerinde rastlardık. Adam gariban. Mevsim sonbahar. Kış kapıda. Evi yok, parası yok. Nerede yatacak Ne yiyecek ne içecekBir kaldırım taşı buluyor, büyük bir mağazanın koca vitrinini tuzla buz edecek. Böylece kışın soğuk günlerini hapiste geçirecek. Baharda hapisten çıkacak.(Bu filmlerden birinde adamın vitrinin camını indirmeyi baş

Abdülhamit halledilmeseydi kazanır mıydık

Geçen pazar 'Sarıkamış'a doğru' dedim ama Sarıkamış'tan önce uğranacak yerler var.Bizim mahallede, Hoca Ahmed Yesevi Camii'nin avlusundaki Halil'in çay ocağına bazı akşamlar uğruyorum.Oranın müdavimi arkadaşlarım henüz gelmemişse içerideki kitaplıktan bir kitap seçip okuyorum.Ağırlıklı olarak dini kitaplar. Hadis, tefsir, fıkıh, ilmihal kitapları.

Bir Gazzeli'ye 'Nasılsın' demek

Basit, günün her saatinde kolayca sorduğumuz ve kolayca cevap verdiğimiz bir soru, 'Nasılsın'Soruyu bir hastaya ya da bir dertliye soracağımız zaman biraz tereddüt geçirebiliriz ama âdettendir sorarız yine.Bize sorulduğu zaman da 'İyiyim' der geçeriz cevabımızın doğruluğu ya da yanlışlığı üzerinde düşünmek için duraksamadan.Zamanında bir kıssa okum

'Devlet aklı' bulunamadı

Devlet kelimesi, kelime olarak, köklü, muhkem görünüyor değil miGörünüşte öyle.Aslı o kadar muhkem değil.'Tedavül' kelimesiyle aynı kökten.Tedavül, bugünkü Türkçeyle 'dolaşım' anlamına geliyor. Elden ele geçmek.Devlet, aslında saadet, mutluluk demek.Herkesin bildiği 'cümle içinde kullanımı' Muhibbi'den."Halk içinde muteber nesne yok devlet gibiOlma

Sarıkamış'a doğru

Benim okuduğum gibi okumanızı çok tavsiye etmem.Tavsiye etmiyorsun da niye hep öyle okuyorsunHep nasılDüzensiz, plansız, not falan almadan, hıfzetmeye uğraşmadan.Bazen, kolayda bir yerde kalem varsa dikkat çekici bulduğum satırların altını çiziyorum ama her zaman değil.Bir tiryakilik olarak kabul edin, hayata lezzet katan bir çeşit eylem.Okuduğum a

'Yine mi kapuska' bezginliği

Eskiden 'Şitayir' kamyonlar vardı. Koca burunlu, ağır, gürültülü.Hatırımdaki 'Şitayir'lerin hepsi eski ve hışırdır. Hemen hepsi yokuşlarda, bazen düz yolda bile inleye inleye gider.Rahmetli babamın bu tabiri yaşlı imamlar için kullandığını hatırlarım. Sempati yüklü bir ifade tarzıylaDoğrusu 'Şitayir' değil. Steyr.Avusturyalı, eski bir otomotiv firm