Güzel yemek pişirmek sahil amel midir
"Amel-i salih"in içine herhangi bir yapaylık sokulmamış, öteye beriye çekilmemiş tercümesi "düzgün iş"tir.
Biraz geliştirmek icap ettiğinde 'amel'in biraz çalışmayı da içerdiğini, eskiden işçi yerine kullanılan, bazı yerlerde hala kullanılmakta olan 'amele' kelimesiyle aynı kökten geldiğini, 'imal etmek'le bir alakası bulunduğunu dolayısıyla bir süreklilik iması içerdiğini hesaba katabiliriz.
'Salih'e ise iyi, faydalı, doğru, dürüst gibi anlamlar veriliyor.
Verilen anlamları tabii ki dikkate alalım. Ama 'salaha'dan türeyen kelimelere bakmamız zihnimizi daha çok açabilir.
'Sulh' yani barış bunlardan biri.
Öyleyse 'salih' huzursuzluk vermez. Kafanızı karıştırmaz, sizi endişeye sevk etmez, içinizde veya dışınızda kavga çıkarmaz.
'Islah'ın 'düzeltme' düzgünleştirme anlamı da var. Salih olanın kendisi düzgün ve doğrudur, etrafında da ıslah edici yani düzgünleştirici bir etki yapar.
Kur'an-ı Kerim'de 'salih amel' sık sık 'İman'la beraber zikredilir.
Hocalar da 'salih amel'i namaz, oruç, hac, zekât, dua, zikir gibi 'ibadet' tabir edilen fiillere hasrederler.
'İbadet tabir edilen' demek, 'aslında ibadet değil' demek mi
Hayır.
Namaz kılmak, oruç tutmak, tamam, ibadettir.
Fakat ibadet, yani Allah'ın kulu olma ya da Allah'a kulluk etme durumu kesintisizdir.
Namaz kılmazken de kulluk edersin, hacca gitmezken de oruç tutmazken de.
Namaz, oruç, hac, zekât salih amel değil mi yani
Salih amel. Şüphe yok. Bunların hepsi en azından görünüşte 'düzgün iş.'
Fakat, hocalarımız, 'salih amel'i ibadet tabir edilen işlere tahsis ederek başka düzgün işlerin önünü kapattıklarının veya üstünü örttüklerinin farkına varmazlar.
Bütün hocalarımız mı
Hayır, bütün hocalarımız değil. Hocalarımızın çoğu.
Mesela, bir duvar ustasının duvarı düzgün örmesi, aklının erdiğince sağlam yapması, bir mühendisin, bir mimarın işini güzel yapması, sağlam yapması, devlet yetkililerinin de onların yaptığı işin 'salih' olup olmadığını doğru dürüst denetlemesi, bir bakkalın müşteriye güzel davranması, müşterisini aldatmaması, bir marangozun sandalyeyi, masayı düzgün ve sağlam yapması, bir tv spikerinin haberi düzgün okuması, bir aşçının yemeği düzgün, sağlıklı pişirmesi, bir öğretmenin dersi güzel anlatması, hatta anlatmadan önce kendi anlaması, bir siyasetçinin halkı aldatmaya uğraşmaması, yolsuzluk yapmaması, adaletli olması, bir gazetecinin haberi doğru yazması, yalan, yanlış yanıltıcı haber vermemesi Gibi şeylerin hepsi, Kur'an-ı Kerim'deki 'Amel-i Salih' kavramının kapsamına girmez mi
Ben gireceğini düşünüyorum.
Peki hocalarımız 'amel-i salih'ten bahsederken neden bunlardan bahsetmiyorlar.
Amaan, sanki hocalara sataşmak için bahane arıyormuşum gibi oldu!