Hurma mekruh olabilir mi
Hatırladığım ilk Ramazan, Umurbey'deki Ramazandır. Okula falan gitmiyordum. Demek 60 yıldan daha eski.
Bahsetmiştim Umurbey'de geçen bir Ramazan'dan.
İftara yakın evimizin kapısından girip odalara dağılan susam kokusu Umurbey'den kalmadır.
Bir de sıcak pidenin kokusu.
Ramazan'ın geliş sebeplerinden biri belki de fırından yeni çıkmış pidenin kokusudur.
O pide kokusunu yıllar önce bir Saraybosna Ramazan'ında Başçarşı'dan Alifakovaç'taki kabristana doğru yürürken sağdaki eski fırında bulduğumda çok sevinmiştim.
Alifakovaç adı Osmanlı Kadısı Ali Fakih'ten geliyor.
Yolumuz düşmüşken şunu da bir kenara yazalım: Saraybosna'da en güzel iftar tartışmasız Hacıbayriç'tedir.
"Kâhya susam kokulu bir adam olarak giriyordu kapıdan içeri.
Başının üstündeki tepside getiriyordu iftar sofralarını. Tepesindeki simitçilerin tablayı kolay taşımak için kullandıkları simit şeklindeki bezi de hatırlıyorum.
Türkçe'de bu bez için bir kelime yok mu ben mi bilmiyorum
Amörtisör diyemeyiz herhalde!
Çocukluğumda simit de sattım fakat bu bezden nesne için bir kelime hatırlamıyorum.
Bana bu kelimeyi öğreten olursa köle möle olamam ancak kahve ısmarlarım."
Üç yıl önceki yazımda Kâhya'nın adı yoktu. Sağ olsun, Umurbey eşrafından arkadaşım şair, yazar Mehmet Şeker söyledi, ben de öğrenmiş oldum. Kâhyanın adı Hüseyin.
Bir şey daha öğrendim, eğer öğrendimse.
Bir okurumuz, ('okur' rumuzuyla) lütfetmiş, yazmış. "Simit yastığı ya da tabla yastığı olabilir mi" demiş.
Olabilir, neden olmasın Buyursun gelsin, kahveyi ellerimle hazırlayacağım.
Bir de zeytin olur iftarlarda. Annem, babam, Hasan Amca, Havva teyze... Hep zeytinle açarlardı iftarlarını.
Umurbey'in zeytini zeytindir. Şu anlamda söylüyorum: Eflatun'un dediği gibi her varlığın idealar aleminde mükemmel bir numunesi varsa, idealar alemindeki hususi zeytin Umurbey'in zeytinidir.
İftarda zeytin mi hurma mı
İkisi de olur.
Babam derdi ki; "Pişirilmiş bir yiyecekle değil de insan eliyle işlenmemiş bir nimetle oruç açmak müstehap sayılır."
Zeytin biraz işleniyor.
Buna rağmen son zamanlarda zeytine daha yakınım.
Hurmadaki şekerden dolayı değil.
Hurma uzaklardan geliyor. Karbon ayak izini büyütüyor.
Zeytin çok yakınımızda yetişiyor.
Müftü olsam aradaki mesafeden, gemilerin, tırların yakacağı yakıttan, atmosfere salacağı karbondan dolayı hurmada hafif bir kerahet görürdüm.
Bir de hurmanın menşei sorunlu.
Ben hurmayı kuru gıda halinden almaya çalışıyorum. İri, dolgun, çok lezzetli bir hurma çeşidi var. Kudüs hurması diye satıyorlar.
Alışveriş ettiğim Siirtli dostuma sordum.
"Bunlar Kudüs hurması mı, İsrail hurması mı"
Bazısını Filistinli tüccarlardan alıyorlar, bazısını Yahudi'den.