Yasin Aktay

Yeni Şafak

Modern üniversite içinde ilahiyat fakültesinin yeri

Zaman zaman çizgiyi aştığını düşündüğümüz ilahiyatçılarla karşılaştığımızda verilen tepkilere bakılırsa ilahiyatçıdan neyin beklendiği konusunda bir netlik varmış gibi görünür. O beklentiye cevap vermekte bir kural ihlali yaptığında oluşan infialler aslında ilahiyatçı ile toplum veya kurumlar arasında zımnen de olsa bir rol tanımı olduğu anlaşılıyo

İlahiyatçıdan beklenen

Bugünün İlahiyat Fakülteleri Müslüman bir toplumun ihtiyaç duyduğu din alimini yetiştirme misyonunu yerine getirebilir mi Din alimi diyorsak, kelimenin tam anlamıyla tabi. İslam'ı bilen, inanan ve temel düzeyde de olsa aynı inanca sahip topluluğunun inancının ilmini, tarihini, fıkhını, kelamını günümüz şartlarında tedris ve talim edip bu ilim doğru

Bir tuhaflık yok mu bu işte

Kaç oldu, saymadım. Hatırlayabildiğim kadarını yanyana koyalım. Birkaç yıl önce bir ders ortamında bir üniversite hocasının yaptığı bir konuşmanın ses kaydı bugünlerde medyaya veya sosyal medyaya düştü. İçerik fecaat tabi, bir Müslüman hatta bir Hıristiyan açısından bile savunulabilir bir tarafı yok. Hz. Meryem hakkında tamamen dedikodulara istinat

Gaziantep modeli

Türkiye bir bakıma şehirleriyle Türkiye'dir. Şu veya bu dönemde her bir şehrimizin ortaya koyduğu birlikte yaşama ve kent kültürü ülke olarak öne sürdüğümüz bütün iddialarımızın da somut ürününü ve tezahürünü ortaya çıkarıyor. Şehir, kelimenin tam anlamıyla da, bir toplumun içindeki bütün duyguları, niyetleri, kaliteyi bir ürün olarak "teşhir" ediy

Türkiye'ye ve dünyaya Gaziantep'ten de bakmak lazım

Türk halkının ruhuyla hiçbir tarihte bağdaşmamış bir ırkçılığa, zayıf-çaresiz insanlara karşı ucuz kahramanlığa kışkırtanlar için ekonomik sıkıntı zamanları en elverişli puslu havayı sağlar. Sığınmacıyı bütün ekonomik sıkıntıların sebebi gibi göstererek geniş işsiz veya sıkıntılı kesimleri kışkırtırlar. Oysa sığınmacıların yaşanan hiçbir sıkıntının

Avrupa'ya güvendiler, donarak can verdiler

Yunanistan'ın İpsala sınırında oraya buraya serpiştirilmiş gibi yarı çıplak, soğuktan donmuş insan cesetleri Avrupa'nın suratından akan makyaj boyaları gibi. Neresinden bakarsanız insanlık adına utanılacak bir durum, ama daha da fazlası gelecek dünyada bu sahneleri kayıtsızlıkla seyredenlerin başına gelecek daha büyük felaketlerin habercisi gibi. S

Toplum bir defalığına okunup rafa konulacak bir kitap değil

Toplum hakkındaki algılarımız, başka her şeyle ilgili olduğu gibi, toplumla ilgili veya topluma dair yaşadıklarımızdan etkilenerek oluşur. Toplumu algılarımızla özdeşleştiririz, oysa algılarımız çoğu kez sadece bizim algılarımızla, onlar da kendi tecrübelerimizle ilgilidir. Yeni tecrübelerimiz algılarımızı da değiştiriyor, ama bu değişim sadece ken

Toplumu anlamak, değişimi görmek için

Topluma dair büyük siyasi tasavvurları olanları, bir değişim programı olanları, geleceğe dair bir ütopyaları olanları ilk hayal kırıklığına uğratan bizzat toplum olur genellikle. Sol devrimcilik açısından bu, tarihte defalarca tekrarlanmış her seferinde ciddi travmalara yol açmış bir konu olmuştur. Uğruna kavga ettiğini düşündüğü toplumun tam da en

Geceleri donmamak için anneleri tarafından yürütülen çocuklar

İstanbul İstanbul olalı yaşamadığı bir zulmü yaşadı geçtiğimiz günlerde. Gökten gani gani yağan nimet halka en az iki günlük bir kâbus yaşattı. Allah beterinden saklasın. Ancak her şerde bir hayır her külfette bizi başkalarını düşünmeye sevk eden bir davet de vardır. Bu daveti kaç kişi algıladı, kaş kişi bu yağan karın kendisine yaşattığı eziyetin

Siyaset için "ideal bir iletişim ortamı" mı arıyoruz

Günümüzde demokrasi söylemi büyük ölçüde liberal demokratların artık yaşanan gerçek karşısında aşırı iyimser bulunan tasavvurlarının ideolojik baskısı altındadır. "ideolojik" diyoruz çünkü hiçbir yerde elle dokunur, gözle görülür uygulanabilen bir örneği oluşmuyor. Yaşanan demokratik uygulamalar hiçbir zaman liberal demokratların tasavvur ettiği "m