Ünal Bolat

Türkiye

Her üç adımda bir secde mi

"Tam 1.500 kilometre yolu yaya olarak çok uzun bir sürede yürümek zorunda kalıyorlar..."Bundan on yedi sene önceydi. O zamanlar ikili öğretim vardı ve ben de 'öğlenci' oluyordum. Benim için bu çok iyi geliyordu. Küçük oğlum da sabahları kalkma zahmetinde kalmıyor, saat on iki gibi kahvaltı yapıp ondan sonra okula gidiyorduk. Öğretmenliğin o zamanla

Korktuğum başıma gelmişti!..

"Ben aslen Kastamonuluyum. Babamın adı Sefer'di. Ona da Kel Sefer derlerdi..."Hatırama bugün de devam ediyorum... Ben gözümü ondan ayıramazken o elini uzattı:- Ben kaportacı Kel Ahmet. Hoş geldiniz. Enes Bey'in gönderdiği kişi sizsiniz demek. Bir bakalım şu hasara.Kel Ahmet'in uzattığı el ile kendime gelebildim. Kel Ahmet arabayı incelerken ben de

"Ben bu yüzü tanıyordum"

"Aman Allah'ım bu, o kimse olabilir miydi Ama o yıllar önce ölmemiş miydi.."Saatlerce park yeri aramama rağmen bir elektrik direğinin altında riskli bir yere park edebilmiştim. İki saat sonra geldiğimde baktım ki arabamın sol arka çamurluğuna vurmuşlar.Belli ki yolu dönemeyen birisi ancak arabama sürterek yoluna devam etmişti. Bir süre sağa sola ba

Aynısını yaşadım...

"Bulmaca ilavesindeki hikâyede bir şahıs, arkadaşının cenazesi defnedilirken kabre düşüyordu..."Çok kıymetli duayen gazeteci yazar Sadık Söztutan Abimizin Türkiye gazetesinin Cumartesi Bulmaca ilavesindeki hikâyesinde; bir şahıs, arkadaşının cenazesi defnedilirken sırtüstü kabre düşüp boynu kırılıyor ve hemen vefat ediyordu. Bu yazıyı okuyunca benz

"Eşkıyalar evinizi basmış!"

"Fatma gelinin gurbet elde vahşice, hunharca katledilişi köydeki herkesi derinden üzer!.."Hamza"Evinizi eşkıyalar basmış. Bütün altınları alıp gitmişler. Gelinin Fatma da dipçik darbesi almıştı iki gün önce. Biz yola çıktık o da çok hasta idi" der.İbrahim hoca oğlu Bekir, dizlerine vurup dururlar. Bir anda kurdukları bütün hayaller suya düşmüş olar

İki kişi telaşla sizi arıyor

"İbrahim ve oğlu onlar bu hayaller içindeyken köyde yaşananlardan habersizdirler..."Fatma yengem o zalim eşkıyanın vurduğu dipçik darbesinden dolayı birkaç gün sonra kendine gelemedi vefat etti. Üç tane küçük kız;Ayşe, Zeynep ve kırkı dolmamış Gülsüm, annesiz öksüz kaldılar.Bu arada Erzurum'da olan İbrahim ve oğlu Bekir, birkaç otele almak için bak

Sakın Fatma'ma dokunmayın!

"Eşkıya tüfeğin dipçiğiyle Fatma yengemin ensesine kuvvetli bir dipçik darbesi indirdi!.."Hatırama devam ediyorum... Annem baktı ki bunlar altın parayı almadan gitmez. Ya da hepimizi öldürür. Hırs ve kin gözlerini bürümüş. Annem o can havliyle Faki Guro'nun göğsüne şiddetli bir yumruk indirdi. Eşkıya sendeledi yere yığıldı:"Allah'ın belası git altı

"Anne evimizdeki bu adamlar kim"

"Ya altınların yerini söylersin ya da oğlunu gözünün önünde diri diri doğrarım!.."Dedemlerin seferberlik hatırasını anlatmaya devam ediyorum...O ara Bekir amcanın üçüncü kızı Gülsüm dünyaya gelir. Birkaç gün sonra dedem amcam ve köylüler Erzurum'a giderler. Dedem orada bir otel almak istemektedir.Çevredeki hırsız ve eşkıya bu haberi alınca dedemin

Yerini çocuklara bile söyleme!

"Bir sanduka içinde biriktirdiği 200 civarında Reşat altını, 200 lira kadar banknot vardır"Birinci Cihan Harbi. 1913-1914 yılları. Ruslar Doğu Anadolu'yu işgal eder. Erzurum ve Muş illerinde oturan dedelerimiz İç Anadolu'ya göç etmek zorunda kalır. Dedemler Ejder ailesi, önce Kayseri Tomarza İlçesi Pusatlı köyüne yerleşir. Sonra dedem İbrahim Ejder

Seni hep kıskandım

"Senin çok güzel elbiselerin vardı; benim yoktu. Senin arkadaşların çoktu, benim yoktu"Ben hiç böylesini görmemiştim gerçekten de. Nereden ve kimden mi öğrendim Emekli bir öğretmenden Babası 1966'da köy muhtarıdır. İlkokulu bitirir o yıl. Öğretmeni, "Bu çocuğu okut Muhtar. Okutmazsan hakkımı helal etmem sana" diye ısrar eder.Nihayet 12 yaşında başl