Ünal Bolat

Türkiye

İşgal söylentisi bile şımartmıştı!

"Kucağında büyüdüğüm İbrahim Dedem 110 yaşında vefat ettiğinde yedi yaşındaydım..."Seferberlik denilince içime bir ürperti gelir. Maziye dalar hatırıma ecdadımızın çektiği çile açlık sefalet ölüm talan; yerini yurdunu terk edip muhacir olmak gelir. Bu saydıklarım hepsi de çetin ve zor ama en zor olan da yerini yurdunu baba ocağını terk edip yabancı

"Onu görsen tanır mısın"

Rahmetli benim ismimi söyleyerek "onu tanırım" dedi, tam zamanıydı esprinin!..Ölenlerimize rahmet hayatta kalanlarımıza Allah'tan uzun ömürler diliyorum... Yıllar bir su gibi akıp giderken söz dönüp dolaşıp hatıralara, gençlik yıllarına ve o yıllarda yaşadığımız arkadaşlıklara, muhabbetlere geliyor...Telefonda hâl hatır sorduğum arkadaşımla liseden

Dede sana ne oldu böyle

"Geldiğinde resmen kör imişsin. Niye geciktin demeyeceğim. Çünkü bu sinsi gelişiyor!.."Germeyelim. Kendimizi de başkalarını da... Kendi almış olduğum bir karar vardı. Gücümün yettiğince sağlık kuruluşlarından ve doktor ziyaretlerinden uzak duracaktım. Bu iddiamı 80 yaşıma kadar sürdürdüm. Ancak dönüp kendime baktığımda yok olmuş dişler önümdeki yem

"O söz içime işledi!.."

Tıraş olup kahvaltıdan sonra bir sigara yaktım. Başçavuş saat onda arz-ı endam etti. Gözleri sevinçten pırıl pırıl yanıyor, yaptıklarını heyecanla anlattı. Sanığı, ablasının evinde bulmuş, kanlı bıçak ve samanlıktan çıkardığı kanlı elbiseleri teslim etti.Kalkıp herkesin içinde alnından öperek teşekkür ettim.Cinayet tasarlanarak işlenmiş, o gün öldü

Bana somut delil lazım

"Sayın Savcım müjde! Faili buldum. Ceket düğmesi olayını öğrenince suçunu ikrar etti..."Başçavuş soruma cevap verdi:- Evet Savcım ama olayla ilgisinin olmadığını söylüyor.Sesimi iyice kısarak.-Bak başefendi, dedim, beni iyi dinle, telefonu kapatma ve ahizeyi masaya koy, benim duyacağım şekilde sor bakalım Karacabey'e giderken üzerinde meşin ceket v

"Bu sorumu kimseye söyleme!"

"İhtiyar heyetinden bir kişi yanımızdaydı ve onları Karacabey'e giderken görmüştü..."Oradakilere baktım, cesedi inceledim meşin ceket giyen yoktu.Cesedin elbiselerini keserek soyduktan sonra vücudunu muayene ettiğimizde, çeşitli yerlerinde tam yedi adet bıçak yarası saydık. Otopsi işi de bittikten sonra muhtar ve yanındakilere sert bir ses tonu ile

Yerde bulunan düğme

"Üzerine futbol topu deseni verilmiş düğmenin, bir meşin ceketten düşürüldüğü anlaşılıyordu!.."Sabah henüz uyanmıştım ki jandarma telefonunun sinir bozan cırlak sesi uyku sersemliğimi alıp götürdü. O tarihlerde henüz dijitaller keşfedilmediği için telefonlar okul çanları gibi hatta daha da titreşimliydi. Ucundan hep kötü haber aldığımdan beni âdeta

Biz arkadaş değil miyiz

"Hastanedeki durumuma göre iş yerini arayıp bilgi verecektim..."O gün kendimi iyi hissetmedim. İşe giderken yolda biraz sendelediğimi, başımın dönüyor gibi olduğunu hissettim. Bir yokladım şöyle kendimi aklım şuurum yerinde ama biraz kendime hâkim olamıyorum.Ne yapsam ne etsem, dedim. Şöyle çevreme göz ucuyla baktım. Koskoca caddede herkes işinde g

Lunapark ismi nereden geliyormuş

"Ben gelecek nesillerin bilmesi için bu konuyu burada belirtmek gereğini duyuyorum."Bir toplumbilimci olarak Anadolu'da yıllardan beri yaşanan kültürlerimizle ilgili birkaç örnek vermeye devam ediyorum... Ay tutulmalarında Ay'ın çekim gücü artmış olduğundan, tıptaki adı epilepsi olan büyük sara hastalarının, sara nöbetlerine yakalandığı söylenir.Bu

Hepsini gerçek zannederdik!

"Biz de hayran hayran anlatılanları can kulağı ile dinler bu masalları gerçek sanırdık..."Çocukluğumuzda "Binbir gece masalları"nı okumak veya anlatmak çok yaygındı. İnsanlar okunan hikâyeleri ve masalları yaşanmış birer olay olarak algılıyor ve çok seviyordu. Çünkü insanların başka bir eğlencesi yoktu ve bilgi düzeyi çok düşüktü. Bu hikâyeleri mas