Ünal Bolat

Türkiye

Yabancı müşteri

"Biz de heyecanla yarını beklemeye başladık. Yarın acaba kiminle karşılaşacaktık''Babamla beraber şekerleme üretimi yaptığımız bir iş yerimiz var. Ramazan ayının ilk günleriydi. Bayram için sipariş almış ve yoğun şekilde çalışıyorduk. Bir gün öğleden sonra iş yerinde çalışırken telefonum çaldı. Arayan yarı Türkçe yarı yabancı dilde konuşmaya başlad

Anılarımızın içinde kapılar...

"Gururla çıktığım mezuniyet kapıları. Ardına kadar açılan ya da yüzüme kapanan dert kapıları..."Düşünürseniz, onlar kadar hayatınıza aşina olan başka şey yoktur belki de.Yıllarca aynı demir, ahşap veya mermer taş kapılardan bir gölge gibi sessizce süzülerek, ya da şimşekli bir yağmur neşesinde gürültülü kahkahalarla girip çıktığımız tanışlar.Yıllar

Önemli değil, geldin ya...

"Zili çalmamla kapının açılması bir olurdu. Mübarek kadın kapının dibine iskemle atardı..."Dağda taşta gezinirdik... Binbir endişe bulaşırdı beynime. Ya pis bir mayına basarsam ya darmadağın yayılırsam, çok acır mıydı Ağlar mıydım yoksa öksüz bir kız çocuğu gibi Ya bulursa beni aniden bir kör mermi, ya yığılırsam olduğum yere boş bir çuval gibiBaze

Arkadaşıma yalan söyleyemezdim!

"Arkadaşım, içine çektiği mis gibi koku için 'sen de hissediyor musun' diye soruyordu."Hacca gitmeye karar verdiğimi ve hacca giden bir arkadaşımın bana anlattıklarını sizinle paylaşmaya bugün de devam ediyorum:"Soruyu soran arkadaşım anlatmaya başladı:-Ben 2010 yılında eşim, eşimin bir bayan arkadaşı ve onun mecburiyetten kocası ile birlikte umrey

Her üç adımda bir secde mi

"Tam 1.500 kilometre yolu yaya olarak çok uzun bir sürede yürümek zorunda kalıyorlar..."Bundan on yedi sene önceydi. O zamanlar ikili öğretim vardı ve ben de 'öğlenci' oluyordum. Benim için bu çok iyi geliyordu. Küçük oğlum da sabahları kalkma zahmetinde kalmıyor, saat on iki gibi kahvaltı yapıp ondan sonra okula gidiyorduk. Öğretmenliğin o zamanla

Korktuğum başıma gelmişti!..

"Ben aslen Kastamonuluyum. Babamın adı Sefer'di. Ona da Kel Sefer derlerdi..."Hatırama bugün de devam ediyorum... Ben gözümü ondan ayıramazken o elini uzattı:- Ben kaportacı Kel Ahmet. Hoş geldiniz. Enes Bey'in gönderdiği kişi sizsiniz demek. Bir bakalım şu hasara.Kel Ahmet'in uzattığı el ile kendime gelebildim. Kel Ahmet arabayı incelerken ben de

"Ben bu yüzü tanıyordum"

"Aman Allah'ım bu, o kimse olabilir miydi Ama o yıllar önce ölmemiş miydi.."Saatlerce park yeri aramama rağmen bir elektrik direğinin altında riskli bir yere park edebilmiştim. İki saat sonra geldiğimde baktım ki arabamın sol arka çamurluğuna vurmuşlar.Belli ki yolu dönemeyen birisi ancak arabama sürterek yoluna devam etmişti. Bir süre sağa sola ba

Aynısını yaşadım...

"Bulmaca ilavesindeki hikâyede bir şahıs, arkadaşının cenazesi defnedilirken kabre düşüyordu..."Çok kıymetli duayen gazeteci yazar Sadık Söztutan Abimizin Türkiye gazetesinin Cumartesi Bulmaca ilavesindeki hikâyesinde; bir şahıs, arkadaşının cenazesi defnedilirken sırtüstü kabre düşüp boynu kırılıyor ve hemen vefat ediyordu. Bu yazıyı okuyunca benz

"Eşkıyalar evinizi basmış!"

"Fatma gelinin gurbet elde vahşice, hunharca katledilişi köydeki herkesi derinden üzer!.."Hamza"Evinizi eşkıyalar basmış. Bütün altınları alıp gitmişler. Gelinin Fatma da dipçik darbesi almıştı iki gün önce. Biz yola çıktık o da çok hasta idi" der.İbrahim hoca oğlu Bekir, dizlerine vurup dururlar. Bir anda kurdukları bütün hayaller suya düşmüş olar

İki kişi telaşla sizi arıyor

"İbrahim ve oğlu onlar bu hayaller içindeyken köyde yaşananlardan habersizdirler..."Fatma yengem o zalim eşkıyanın vurduğu dipçik darbesinden dolayı birkaç gün sonra kendine gelemedi vefat etti. Üç tane küçük kız;Ayşe, Zeynep ve kırkı dolmamış Gülsüm, annesiz öksüz kaldılar.Bu arada Erzurum'da olan İbrahim ve oğlu Bekir, birkaç otele almak için bak