Ünal Bolat

Türkiye

Edepsiz ilim fayda vermez

"İlim bilgi fen ve hendese güzel ahlakla, edeple bezenirse etrafa ışık saçar faydalı olur..."Dün başladığım köy odalarıyla ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...O köy odaları âdeta birer medrese, okul, edep erkân ilim irfan öğrenme yerleriydi. Adab-ı muaşereti öğrenirdik. Âdeta bir psikoloji tedavi merkezi gibiydi de. Dertli olan derd

Eski köy odaları...

"Babam Hacı İbrahim Ejder bataryalı radyoyu açar akşam on dokuz ajansını dinlerlerdi."Küçüklüğümde yaşadığım köyde elektrik telefon otomobil motorlu araçlar yoktu. Bir ilkokul yetmiş talebe;ellisi erkek yirmisi kızlardan oluşurdu. Okulda iki öğretmen vardı bir öğretmen 1. ve 2. sınıfları aynı sınıfta sabahtan öğleye kadar okuturdu. Diğer öğretmen 3

"Siz ne yaptığınızın farkında mısınız"

"Sonra sustu... Sesi biraz kederlendi... Başını öne eğerek mırıldanır gibi devam etti..."Hatırama bugün de devam ediyorum..."Siz ne yaptığınızın farkında mısınız" Tekrarladı sözünü: "Siz ne yaptığınızın farkında mısınız"Şaşırmıştık. Hayret ve haşyet içinde dinliyorduk:"Sizin bu sattığınız Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye bir eve girdiği zaman o eve gü

Karşımıza çıkan meçhul köylü

"Enteresandır, gittiğimizde daha önceden hazırlanmış bir yemek sofrasıyla karşılaştık."Hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...Arkadaşlarla camilere dağıldık ve cami önlerinde kitap satışlarımızı gerçekleştirdik. Akşam Konya'nın Kulu ilçesine gidip orada yatsı namazı çıkışı kitaplarımızı satacaktık. İftarımızı da yolda bir lokantada açacaktık.

"Bence siz ikindiyi bekleyin!"

"Ramazanın son günü taşradaki köylüler de gelir ikindi sonrası kabir ziyaretin gideriz..."Zannediyorum 1980'li yıllarda Ramazan-ı şerif ayı ağustos ayına denk geliyordu. O zamanlar memleketimiz Başmakçı'da Tatlıdil isimli bir kitabevi açılmıştı. Rahmetli Selami Durmuş abinin riyasetindeki bu kitabevinde arkadaşlarla toplanıyor, kitap satışı için pr

Sevgi yamalı önlük

"Öğretmen, öğrencisi ile konuşmadan gözlerinden onu anlayan çareler üretebilendir..."Sabah ilk derse henüz girmiştik, sobada çıtır çıtır yanan meşe odunu içimizi ısıtıyordu. Ders hayat bilgisi ve mevsimler konusunu işliyorduk. Kış şartlarının çok çetin geçtiği bir dağ köyüydü burası.Kapıyı açtığımda masmavi boncuk gözlü, burnu soğuktan havuç gibi k

"Öldükten sonra da gelsin"

"Babamın hatırasına gazete abonesine devam edin parasını da gelip benden alın..."Abone çalışmasıyla ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...O zaten abone idi. Abim de çocuklarına ve evde okuma-yazması olmayan eşine anlatmış. "Ben öldükten sonra da gazeteye devam edersiniz" demiş. Gün geldi abim rahmetli oldu. Yengem abimin vefatından 17

Bin abone mi, nasıl olur

"Yine bir seferinde İstanbul'a gittiğimde dediler ki:"Ramazan, senden bin abone istiyorum..."Gazetemiz Türkiye'nin 18 ciltlik İslâm Âlimleri Ansiklopedisinin verildiği yıllar İstanbul'a gittiğimde Enver Ören ağabeyler beni ne zaman görseler Gölhisar'daki abone durumunu sorarlardı. Ben de buna çok sevinirdim. Yine bir seferinde İstanbul'a gittiğimde

En güzeli nişanlı olmak

"Seni hiç yakar mıyım oğlum dedin ama yaktın beni anne" dediğimde o sevinçten ağlıyordu...Annemin ısrarı üzerine dünür olmaya gittiğimiz evde gördüğüm ve ilk görüşte âşık olduğum, sonra da anneme "ne olur söz istemeden ayrılma" diye yalvardığım süreci anlatmaya bugün de devam ediyorum...Meğer evlenmek ne güzel bir duyguymuş. Evlenecek olmak ne heye

Bir gördüm, âşık oldum...

Canım anam cevabımı bekliyordu. "Anacığım söz almadan sakın kalkma" deyince o da şaşırdı!Dünkü hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Benim mürüvvetimi görmek isteyen annem, benim kararsızlığıma iç çekiyor "Yavrum sen benim her şeyimsin. Seni hiç yakar mıyım Yeter ki, bir gör" diyordu. Tamam annemin bu ısrarından kurtuluş yoktu, onu üzmemek