Süleyman Seyfi Öğün

Yeni Şafak

Tur-Ir barışı bozuluyor mu(1)

Modern dünyânın jeopolitik, jeokültürel ve jeoekonomik yapıları arasında derin bir çelişkinin hüküm sürdüğü çok zorlanmadan herkesin görebileceği bir gerçektir. Bu çelişkilerin aslında tekmil târihe mâl edilebilir olduğu da söylenebilir. Ne var ki modern dünyâ bunları çok daha derinleştirmiş ve keskinleştirmiştir. Jeopolitik ile jeoekonominin yapıl

Doğu Akdeniz ve Kafkasya

İdrak ettiğimiz ve bunu tâkip edecek olan asırlarda, dünyânın yeni sıklet merkezinin Afroasya olacağı artık herkesin mâlûmudur. Akdeniz, bilhassa da doğu parçası itibârıyla bu dinamiği merkezleyen ve çok hayâtî coğrafyalardan birisidir. Diğer taraftan, son zamanlarda Doğu Akdeniz'de zengin tabiî kaynakların varlığı ortaya çıktı. Bu gelişme sâdece b

Türklerin Doğu ve Doğululuk meselesi

Târih mutlakların dünyâsı değil. Diyalektiğin söyleyip gösterdiği üzere, târihte kazananlar ve kaybedenler ne mutlak olarak kazanmış, ne de kaybetmiştir. Bunu, târihi kısa soluklu zamanlar üzerinden (dönemsel) belirli kesitler üzerinden dondurarak değil, akışı dikkate alarak görebiliriz. Kazananlar kaybederek kazanmış, kaybedenler ise kazanarak kay

Coğrafî körlük

Bâzen düşünürüm, coğrafyasına biz Türkler kadar yabancılaşmış başka bir millet var mıdır acaba, diye. Bunun birkaç köklü sebebi olduğu kanaatindeyim. İlk olarak mülkün ve nüfusların dağılması akla geliyor. Asırlar boyu aynı imparatorluğun çatısı altında yaşayan çok sayıda topluluk milletleşerek koptu. Bunda hiç şüphesiz Osmanlı coğrafyasını paylaşm

Hâriciye ve sanat

Hindistan çok tanrılı; hâliyle çok renkli ibâdetlerin, âyinlerin ve folklorun hüküm sürdüğü bir kültürün coğrafyası. Her bir derdin devâsı olan bir tanrı veyâ tanrıça mebzul miktarda mevcut. Hint müziği; onun kadar olmasa bile Hint dansları alâkamı çekmiştir. Şahsen, Hint müziği hakkında hem bâzı okumalar yaptım hem de hatırı sayılır bir arşiv sâhi

Burjuva kamusallığının çöküşüne dâir(2)

Bir ekonomipolitik teşkilatlanma olan modern kamusal hayâttan, bilhassa sol maksimalist burjuva beklentilerin istediklerini elde edemediği son derecede âşikârdı. Bir zamanların o mâhut sanâyi toplumlarında kamusal hayattan üretim çekildiğinde ve bunun yerini yoğun bir tüketim aldığında büyük bir boşluğa düştüler. Ama yeni duruma uyum sağlamakta yin

Burjuva kamusallığının çöküşüne dâir(1)

İnsanın toplumsal bir varlık olduğu ezber bir bilgidir.Toplumsallık çok geniş bir dâire. Buna, daha özgül bir ağırlık olarak onun kamusallığını da eklemek lâzım gelir.Bence de kritik olan odur. Çünkü neyin ne olduğu kamusal ilişkilerde ortaya çıkar. Bireyin mahrem çevresinde sağladığı garantili düz orantılı toplumsallaşmasının birikimi; çelişkiler,

Kursk üzerine

Rusya-Ukrayna savaşı ileride, savaşın genetiğinin nasıl da dönüştüğünü gösteren melez bir savaş olarak anılacak. Bâzı otoriteler buna 4. Nesil Savaş kavramını yakıştırıyor. Hakikaten de çok tuhaf. Gölgeli bir savaş bu. Savaşın hakikî tarafları hem var hem yok. Derinlemesine bakanlar bu savaşın aslında dünyâ hâkimiyeti temelinde yaşanan ABD-Çin sava

Talan

Küreselleşme söyleminin, artı kabak tadı veren güzellemelerine inat, sınırlar yıkılmıyor. Tam aksine, dünyâ her geçen gün biraz daha küçülüyor ve daralıyor. 90'ların tatlı rüyâsı büyük bir kâbusa dönüşüyor. Herkes kendi derdine düşmüş vaziyette.Uzak coğrafyalarda olup bitenler herkesi ikinci derecede alâkadar ediyor. Gazze savaşı ve katliamının Lat

Büyükler ve coğrafyamızın mukadderatı

Yakın veyâ Ortadoğu olarak bilinen coğrafyada, geçen asrın başlarından beri kesin bir Batı hâkimiyetinin devâm etmekte olduğu âşikârdır. I.Umûmî Harp sonrasında Birleşik Krallık, II.Umûmî Harp sonrasında ise Birleşik Krallık ve ABD berâber, coğrafyanın şekillenmesinde başat rol oynamışlardır. Her iki safhada da ,eğer Fransa'nın çok mahdut olarak dâ