Süleyman Seyfi Öğün

Yeni Şafak

İyimserler ve kötümserler

Bir kaç zamandır zihnimde bir soru dolaşıyor. Târihçiler kategorik olarak veyâ kâhir ekseriyetiyle kötümser midir Eğer öyleyse ve târih, beylik bir târif icâbı geçmişin bilgilerini oluşturan bir entelektüel faaliyet ise, târihçiyi kötümserliğini geçmişin bilgisi üzerinden devşiren birisi olarak görmek yadırgatıcı sayılmamalıdır. Evvelâ, târihi geçm

G7'de ne oldu

"Devlet-Sermâye-Ulus" üçlüsü arasındaki denklemi, bileşenleri birbirine karşı sorumlu kılmak adına bir dizi kanalın mevcut olduğunu biliyoruz. Bunlardan ikisi son derecede baskındır. Demokrasi ve hukûkun üstünlüğü ilkelerinin işlevi, üç bileşeni dengeye getirmektir. Bu ilkeler, bileşenler arasında en zayıf ve kırılgan olan ulusu merkeze koyar ve on

Çözülen Avrupa

Siyâset aslında çok harâretli bir sâhadır. Siyâset, Tanrı Apollon ile temsil edilen ve her nev'i kurumsallaşmayı karşılayan merkezî düzen fikri ile Tanrı Dionisos ile temsil edilen; her nev'i itirâzî, rafızî (merkezkaç) isyankâr eğilimleri eş anlı olarak ihtivâ eder. İlki ölçülülüğü esas alan akla, diğeri ise taşkın duygusallıklara tekâbül eder. Si

Sıkışmışlık

Siyâset ve ekonomi arasındaki ilişkiler hakîkaten düşündürücü. Marx'ın, siyâseti ekonominin karşısında önemsizleştiren basitlemesiyle bu karmaşık bağlar anlaşılamaz. Siyâset karşımıza iki sûretli olarak çıkıyor. İlki kurumsal ,yâni devlet; ikincisi ise ulusal ve toplumsalsınıfsal boyutlar. Her ikisi de sermâyenin birikim sürecinde son derecede işle

Çin'in Batı; Türkiye'nin Doğu açılımı

Türkiye'nin Doğu ile Batı, Avrupa ile Asya arasında bir geçiti tuttuğu bilgisi alfabe seviyesinde bir bilgidir. Bunun çok sayıda risk ve avantajı ifâde ettiği de sık sık vurgulanır. Târihsel olarak bakıldığında bu geçit meşhûr İpek Yolu'na karşılık gelir. Diyar-Fars topraklarını aşan kervanlar Diyar-ı Rûm'a ulaşır ve İstanbul bu mâceranın son durağ

Vicdân kaybına dâir birkaç not

İsrâil'in Gazze'de yürüttüğü soykırım, insanlığın gözleri önünde yaşanıyor. Konvansiyonel medya bu katliamın gerçek boyutlarını perdeliyor. Bunun bir mâzereti var. Kanlı görüntüleri, parçalanmış cesetleri, uzuvları kopmuş, vücutları yanmış görüntüleri rahatsız edici bulan bir yaklaşımı var. Kamuoyunda infiâl yaratmamak için bunları ya vermiyor veyâ

Güneyimizde bir PKK devleti mi kuruluyor

Milliyetçilikler çok çeşitlidir. Bu çeşitlilik, milliyetçiliklere karşı milliyetçilikler olarak da anlaşılabilir. Eğer millet saf bir siyâsal-hukûkî varlık olarak tanınıyorsa buna etnik temelli başka milliyetçiliklerden itirazlar gelecektir. Burada siyâsal kıstaslarla kültürel kıstaslar çatışacaktır. I.Umûmî Harp evvelinde, Wilson prensipleri olara

Uluslararası hukûkun üzerine düşen gölge

Modern dünyâda (muktedir) siyâsal eylemlerin (muhalif) siyâset tarafından denetlen-mesinin berâberinde, belki de ondan daha fazla olarak hukuk tarafından denetlenmesi öngörülür. Hukuklu veyâ kısaca hukuk devletinden kastedilen de budur. Ulusal düzlemde, bu yolda hayli mesâfe alındığını; siyâsal meşrûiyet itibârıyla bu denetim tarzının yerleşik bir

Şâibeli bir kazânın düşündürdükleri

İran Cumhurbaşkanı Reisî ve Dışişleri Bakanı Abdullahiyan'ı taşıyan helikopter düştü. Her iki siyâsetçi de, aynı helikopterde bulunan diğerleri gibi hayâtlarını kaybetti. Bunun bir kazâ mı; değilse plânlı bir suîkast mı olduğu uzun uzun tartışılmaya başladı. Doğrusu, hangi ihtimâl iddia edilirse edilsin bu tartışmaların gideceği fazlaca bir yer yok

Devletsizlik ve ulussuzluk

Kapitalizm, çok hoşlanmasa da devleti; devlet ise yine haz etmese de kapitalizme ihtiyaç duymuştur.Bunu bir soruyla açalım. Kapitalizm veyâ daha genel mânâda ekonominin birikimci ve yatırımcı güçleri devletten ne için rahatsızlık duyar Sebebi, öz sâikleri itibarıyla gâyet mâkûldür. Çünkü devletler hazineleri için vergi toplar. Devletlerin kadim zam