Salih Tuna

Sabah

Almanlar muhaliflerimizi kıskanıyor

Bunların bir televizyon kanalının elemanı, adeta tırnaklarıyla kazıdığı enkazdan çoluğunu çocuğunu çıkaran adamın burnuna mikrofonu dayayıp, "Devlet yok, değil mi.." diye soruyor. Depremzede, "Devlet de var, hükümet de var, asker de var..." diyor. Lakin bunların elemanı vazgeçmiyor, depremzedeyi ikna etmek için yırtınıyor: "Ama siz bunları hak etmi

Erdoğan'ın verilmiş sadakası varmış

"İstanbul Sözleşmesi" üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'ye karşı muhafazakâr mahallenin gönül bağlarını darmaduman etmeye çalışıyorlardı. Kıyametleri kopartıyorlardı. Erdoğan hükümeti bu yanlıştan dönmezse, aile diye bir şeyin kalmayacağını, sapıklığın meşrulaştırılacağını söylüyorlardı. Gece gündüz susmak nedir bilmiyorlardı. O kadar ki,

Yalı müraisi

Yetişkin iki kızını cezalandırmak için kimi zaman döven, kimi zaman evinin bodrumuna kilitleyen, kimi zaman aç susuz bırakan zalim, despot bir baba. "Yalı Çapkını" adlı dizideki babadan söz ediyorum. Yani, kızlarına hayatı zehretmesine kendince "meşruiyet" bulmuş, kaba saba bir mahluktan. Bulduğu meşruiyet mi Aklı sıra (böyle yapınca) kızları evlen

Muzırlıkta Netflix'i aratmayan yobaz

Osmanlı'nın hakkını teslim etmek için Cumhuriyet dönemini yermek gerekmediği gibi Cumhuriyet'i övmek için de Osmanlı'yı gömmek gerekmez. Hiçbir dönem kusursuz değildir. Zaten insanın olduğu her yerde doğal olarak kusur da vardır. Her dönem kendi koşulları içinde hatasıyla sevabıyla değerlendirilir. Selçuklu da bizim, Osmanlı da, Cumhuriyet de. Kabu

Masanın büyük akıllısı

"Çocuktan al haberi" denir ya, ortamda çocuk yoksa sağlıklı haber kimden alınacak peki Ben söyleyeyim: Ya safderundan ya da akıldaneden. Malum masanın safderununun kim olduğunu tartışabiliriz ama akıldanesini tartışamayız. Açık ara Davutoğlu'dur, yani namı diğer "Yürüyen Liyakat." Akıldane nedir bilmeyen "genç çerilere" sevabıma hülasa edeyim: Herk

Bir hıyar yangını

Üniversiteye yeni başladığımız yıllarda kar ve tipi altında otobüs beklerken soğuktan titremeye başlamıştık. Eşzamanlı önümüzden salına salına geçip giden içlerinde mini eteklilerin de yer aldığı bir grup kız öğrencileri kasteden bir arkadaşımız, "Bunlar üşümüyor mu lan" diye ünledi. Karadenizli bir arkadaş "Onlar yanayiler oğlum, yanayiler" karşıl

İki tebliğ arasında kaldık ya Resulullah

Sarıklı cübbeli birtakım muhteremlerin sokaklarda, dükkânlarda, bazen de birahanelerde "tebliğ" ettiklerine dair haberler hız kesmiyor. Bu haberlerle hedeflenin ne olduğunu bir önceki yazımda dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Hem tekrara lüzum yok hem de bugünkü yazı yolculuğumuz biraz "şenlikli" olsun istiyorum. Geçen gün de İzmir'de yılbaşı ka

Tarikatlar kapatılsın mı

Odatv başta olmak üzere Cumhuriyet, Tele 1 ve kripto FETÖ'cü birkaç internet sitesi "irtica haberleri" üretmek konusunda adeta yarışıyorlar. Tövbe, yarışmıyorlar, birlikte yürütüyorlar bu işi. Lakin eskisi gibi "irtica" falan demiyorlar. Eskiden dillerinden düşürmedikleri "mürteci" kelimesini de ağızlarına almıyorlar. "Eski deliklerden yeni bakışla

Erdoğan'ın yerinde olsam en çok ondan korkardım

Bunlarla iletişim kurmak hem çok zor hem çok eğlenceli. Nihayetinde, "ironi" marifetiyle "iletişim" kurmak da mümkün ya ondan "eğlenceli" diyorum. Gerçekten çok naifler. Hem de "Size ne bizim cumhurbaşkanı adayımızdan" diyecek kadar! Sanki dersin, adayları cumhurbaşkanı seçilirse sadece bunları yönetecek. Hayır yani, ışıklar içinde yatası Bekir Coş

Haklıyız, kazanacağız

İlerici, devrimci, solcuydular. ABD emperyalizmine ölümüne karşıydılar. Dillerinden Nâzım şiirleri düşmezdi. Nâzım mı "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz" dediği için, "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ" denilendi. Merkez sağ mı ABD yanlısıydı... Hatta, Menderes döneminde "Amerika, Amerika Türkler dünya durdukça, Beraberdir