Ragıp Karadayı

Türkiye

"Doktor olduktan sonra da Türkiye'ye gelip yerleştim"

"Babacığım çok dürüst, namuslu, dini bütün biriydi. Annemin, dedemin, ninemin Müslüman olması için çok uğraştı..."Yusuf, "O tanımadığım kızcağıza evine kadar eşlik ettim, başına bir şey gelmesin, daha birileri musallat olmasın diye. Sonra da kalacağım yere doğru yürüdüm. Çok yorulmuştum. Hemen yatağıma girdim ve uyudum..."diyerek patronunun da kalb

Genç, kendini tehlikeye atarak kızı evinekadar götürür...

"Maria ile Yusuf isimli Türk gencinin ilk karşılaşması aşağı yukarı bu şekilde olmuş. Ertesi günü işe gitmiş, bir de ne görsün!.."Doktor Nefise Hanım, heyecanla Almanya'da yaşanan o hadiseyi anlatıyordu:-Yaydan çıkmış ok gibi fırlamış Yusuf, Türkçe "Bırakın kızcağızı!" diye haykırmış! Otobüste kısa bir şaşkınlıkla beraber sesler "zınk" diye kesiliv

Zor durumda olan bir kızcağız!..

"Merak edeceğinizi tahmin ediyordum kıymetli Jale Hanımefendi Kardeşim..."Doktor Nefise Hanım:-Evet ne diyordum O gördüğünüz geniş bahçe ve içindeki fabrika Maria'nın babasının. Maria ailenin tek kızı. Bıyıklı olan Türkiye'den işçi olarak gelmiş bu videoda gördüğünüz fabrikada çalışmaya başlamış bir Türk amele, yani vasıfsız işçi. Buraya kadar anla

"Böyle cesaretli gençleri görünce istikbale ait ümitlerim artıyor..."

"Mustafa Enes yeğenimi tebrik ederim. Herkesin akıl edemediği bir inceliği gördü ve tereddüt etmeden de söyledi."Doktor Nefise Hanımın sualine;Mustafa Enes'im o kendine has heyecanlı hâliyle parmak kaldırdı. Sınıftaymış ve Doktor Nefise de öğretmeniymiş gibi davranıyordu. Yine imdadımıza yetişmişti nereden, nasıl bağ kurabildiyse "Nefise Naz ablama

"Sen benim ilacım dermanım, canıma can katanımsın..."

Tanju bana benden daha yakındı. Ebeveynim ve canımdan can evlatlarımı saymasaydım sadece onunla rahat edebiliyordum.Tek rahat edebileceğim yer güzel insanların bulunduğu sımsıcak yuvamdı, evimdi Ben de evimi ve içindekilerini çok seviyordum. Onlarsız bir hayat düşünemiyordum.Tanju bana benden daha yakındı. Ebeveynim ve canımdan can evlatlarımı saym

Nefise Doktor'un anlatacakları için güç depoluyordum...

Yaz akşamıydı. Öğle sıcağı duvarlara sinmişti. Hâlim kalmamıştı; yanmaktan mı, yoksa hasretlikten miydi tam emin değildimTanju:- Bence de Jale'm, bil ki senden uzak ne güzellikler avutur beni ne bu şehir ne de yıldızlı akşamlar! Hasretin ateşli bir nehir olmuş, içimdeki her şeyi yakıp peşine takmış, öylece akar gider deryalara!- Hasret kalmayı sen

Hakikati öğrenmeheyecanıyla pürdikkatkesilmiştim!..

Çeşitli düşüncelerle Doktor Nefise Hanımı bekliyorduk büyük salonda. Çünkü o da pek mühim itiraflarda bulunacaktı.Delicesine birbirlerini sevenlerin platonik aşk hikâyelerini duyanınız çoktur. Bunlardan "Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Sümmani ile Gülperi, Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Asuman ile Zeycan, Şah Cihan ile Mümtaz Mahal, Tahir ile

"Şu delikanlılık çağı yok mu Bizleri yaktı, kavurdu!.."

Bu kadar takva Nefise Doktor'un benim kocamın yanında bu kadar samimi olmasının sebebi ne olabilirdi Bu kadar sağdan soldan, hayatın hakikatlerinden konuştuk durduk da... Doktor Nefise'nin ailemizin bir ferdiymiş gibi hareket etmesini, içimizde bulunmasını, bu kadar önde olmasını anlayamamıştım hâlâ.O da bilerek ve de isteyerek o mevzuya girmemek i

Acı hakikat;herkes haklı bir biz haksızgibiyiz...

Annemin ve babamın bu kadar rahat olmalarının altında benim bilemediğim bir şeyler vardı ama neydi!. Bazen düşünüyorum da en uzağında en tenhasında olmak lazım hayatın; bozulmuş, kokuşmuş, kirli kalabalıklara inat... - Maalesef acı hakikatler. Herkes haklı bir biz haksızmış gibiyiz. Hatta suçlu olarak sokaklarda dolaşıyoruz başımız önde, oysa bir

"Ümit, hiç bitmeyen bahar mevsimidir"

"Bazıları yanına yoldaş, eş, hayat arkadaşı değil, sabır taşı arıyor galiba..." Jale:- Üzerimizde büyük bir gaflet var. O kadar çok meşguliyetimiz var ki oturup sağlıklı düşünemiyoruz.- Aynen öyle Jale Hanım! "Dünya" dediğimizi bir kenara atarak gidemeyeceğiz ahirete; ettiklerimizi, dediklerimizi, dokunduklarımızı, sustuklarımızı, gördüklerimizi, i