Ragıp Karadayı

Türkiye

"Fare reisliği de ne ola ki!."

"Böylene yapmak istiyorsunBehlül Bu nasıl bir iş, nasıl vazife talebi"Sizi harekete sevk edecek derdiniz, büyük maksadınız veya herhangi bir şeyiniz yoksa sabah kalkamazsınız kardeşim! Bir büyük gayesi olan, nasıl da zıplar yataktan. Hatta uyuyamaz bile, sabahı iple çeker.Uzun zamandan beri hasretle beklediği bir dostu gelecek olsa ya da uzun zaman

"Benim en büyük hususiyetim, düşmanımı çok iyi tanımamdı!"

Behlül Dânâ olmuş olalı milletime, dîn-i İslâm'a hizmetim dokunmuş, halifeden halka kadar nicelerinin duâsını almakla şereflenmiştim.Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır,İlim Çin'de de olsa, gidip onu almalıdır.Mümin yaşayıp hem de tam mümin kalmalıdır.Öğren helâl, haramı, akıp gitmeden zaman,Mutlak şaşırmış olur, iki günü bir olan.İlim öğrenmek

"Daha ileri gitme, unuttuğum şeyleri saymaBehlül!.."

Saraydan ayrılıp eski kulübeme geldim, güya istirahat edip üzerimdeki yorgunluğu atacaktım...Behlül:- Bu Divane'nin ziyan olmasına, yitip gitmesine seyirci kalmadınız, bana ne demediniz. Müteşekkirim, çok borcum var çook!- Sağa sola savurmadım değil mi Behlül'üm- Hayır! Yazın kavurucu sıcaklarında bile "Gel evladım! Ne kadar terlemişsin" dedin, bağ

Önümüze nefis yemekler konsa da benim derdim başkaydı...

Hürmet ve iltifatta sınır yoktu. Bendenize oturacağım sırmalı bir yaygı hazırladılar ama asla oturmayacağımı bilmiyorlardı.Saray meydanı tenhalaşınca, sarayın kapıcıları ileri geri koştular. Kadı geçinen evindeki dehlizlerden çıkan ipekleri, yün kumaşları, halıları, güzel kokuları, inci, cevher dolu sandıkları, deriden altın keseleri; Bağdat Dâr-ül

Sahtekârın gerçek yüzünü herkes bilmeliydi!..

Bir yolunu buldum Kadı ve Hacıyı altınları da alarak suçüstü yakalanmış gibi, delilleriyle birlikte Harun Reşid'in huzuruna çıkardım.Kadı Efendi köşeye sıkışmıştı:-Bu çaresiz adamın malını kendi cebimden veriyorum. Siz de, Hacı da ve bu ameleler de daha fazla yorulup üzülmesin! Canınız sağ olsun! İnsanlık ölmedi ya varsın benim altınlarım gitsin! B

"Kazı için Sultan'danmühürlü fermanolduğunu anlattım..."

Kadı Efendinin evini, bağını yüzük taşı gibi ortada bırakacak şekilde etrafını kazmalarını, topraklarını da bir kenara yığmalarını istedim...Sultan'ımdan aldığım o dinarlarla kürek ve kazmasıyla silahlanmış büyük bir ordu topladım. Yani kalabalık bir amele grubu topladım. Kadı Efendinin evini, bağını yüzük taşı gibi ortada bırakacak şekilde etrafın

Harun Reşid, iş talebimden dolayı pek memnun olmuştu

"Aferin sanaBehlül! Aklının başına geldiği belli oluyor. İyi de ne gibi bir iş istiyorsun Biz senden bir şey esirgemiyoruz!"Halife Harun Reşid:- Söyle Behlül- Nasıl desem- Açık konuş! Biliyorsun keyifle dinleyeceğimi.- Halifem sağ olasın! Rabbim eksikliğinizi vermesin. Selâmım bir zulme uğramıştandır!- Daha açık konuş!- Müsaadenizle, bir durumdan d

Kendi elimle kendimi bitirdim!

Devası olmayan bir illete yakalandım! Yandım, perişan oldum! Öldüm, bittim!Uzandığım yerden sordum:- Kardeş! Derdin ne ki böyle acı acı inliyorsunHacı, meğer beni tanıyormuş. Sesimden, kılık kıyafetimden zaten tanımayan yoktu.- Behlül sen misin- Başka kim olacak- Öyle ya! Bağdatlı tek Behlül var.- Çok dertlisin!- Allah hakkı için yaramı deşme Behlü

"Efendim! Keseler yerinde lakin altınlar yok!.."

Kadı: "O hâlde biliyorsun meselenin hakikatini. Yine tekrar ediyorum, haberin olsun ki buranın adı emanet kabul yeri değil!.."Kadının cevabı üzerine, Hacı, sahte bir tebessümle: "Evet, Kadı hazretleri! Emanetimi kabul etmediniz. Maksadım, keseleri mühürleyip kendi elimle götürüp bir odaya bırakmama, ömrüm yeterse de döndüğümde gelip almama izin ver

"Kadı Efendiye bıraktığım şu emanetleri alayım..."

Kadı:"Az değil, dokuz ay, on ay, on iki ay emanete karşı mesuliyet taşımak... Bu işi, Sırat Köprüsü'ne eteğimi yapıştırmak olarak görüyorum Bey. Bu torbadan bir altın kaybolursa, hesabını da cevabını da vermem lazım, yoksa Allahü teâlâya el açacak gücüm kalmaz! Eğer bu sözlerimden sonra kendin için daha iyi bir yol bulamazsan, bu komşu odası emniye