Ragıp Karadayı

Türkiye

Sanki muharebe yıllarını yeniden yaşıyormuş gibi olduk...

Atalarımızın dramları canımı acıtmış olmalı ki gözlerim boncuk boncuk yaş doldu. Herkes de hüzünlenmişti...Arkadaşımın dedesi Halit Paşanın çavuşlarındanmış, bu mevzilerde nasıl mücadele ettiklerini anlattı. Atalarımızın dramları canımı acıtmış olmalı ki gözlerim boncuk boncuk yaş doldu. Herkes de hüzünlenmişti. Bu hislerle kalkıp mevzileri dolaştı

Ürkek gözlerle hocama bakıp kayanın üzerine çöküverdim...

Yüksek dağ yamaçlarında hâlâ kar vardı. Aşağılara indikçe alaca karlılık yerini zümrüt yeşili çayırlara bırakıyordu.Gayet büyük bir taşın yanına gelince öğretmenim konuştuklarımızı unutmamış olmalı ki bilhassa yüzüme bakarak; "İşte geldik. Sizin Taşınbaşı dediğiniz yer çocuklar! Hadi geçmiş olsun" dedi.Yüksek dağ yamaçlarında hâlâ kar vardı. Aşağıl

Sarp keçi yollarında düşekalka ilerliyorduk...

Günlerce bugüne hazırlandık. Annelerimiz keteler, börekler, çörekler pişirmiş, yumurta haşlamışlardı.Dedeminvefatından, yeni doğum yapmış medeğimizin donma senesinden hareketle dünyaya geldiğim yıl tespit edildi O şartlar içinde bu tarihi tespit etmek bile büyük muvaffakiyetti. Bundan sonra; "doğum senem malum ya" deyip kendimi teselli edecektim he

"Baban bir çaresini bulur evladım"

"Hep aynı sualler! Sen sormaktan bıkmadın, biz de susmaktan Biraz mühlet ver bize!"Anacığım, namazı müteakiben çalışıyordu tandır başında. Yerinden doğrulur doğrulmaz göz göze geldik. Nar gibi kızarmış pişilerle dolu tepsi kucağında."Gelmedi mi İbrahim Efendi""Gelmedi Ana."İhtiyar anasına bir hâl mi oldu aceb Çok hasta olduğunu söylüyordu""Bilmem!"

Kıymetini bilirsem önüm de istikbalim de parlaktı...

Tecrübesizlik, insanın aklına neler getirmiyordu ki Zamanla pişecektim. Bu düşündüklerimden dolayı da utanacaktım.Büyük sözü dinle, kalbi selim ol,Bil ki, kalbden kalbe yol var demişler.Öfkelenme hemen, biraz salim ol.Sert sirke küpüne zarar demişler.Büyüklerin sözü sözlerin en güzeli. "İnsan, ne garip bir varlıktır ki; bırakıp gideceği muhakkak ol

"Tez anana söyle,kuymak yapsın, çay demlesin..."

Babacığım, kulübe misali hanemize vardığında üşümüş olmalı ki; ellerini üfleyerek ısıtmaya çalışıyordu.Sınıf öğretmenimin sorduğu suallere cevap yetiştirirken, yan odada annemin telaşlanmasından babamın geldiğini anlamıştım. Hemen avluya koştum. Maksadım; hocamla fazla baş başa kalıp elleri önde nefes almadan durmaktan ve sorduğu, aklımın o an için

"Hayırdır inşallah, bu vakittebu havada kim gelirki.."

Kapıyı açınca bir de ne göreyim!Ali Rıza öğretmenim hanımıyla önümde dikilmiyor mu Belli etmesem de utandım, kızarıp bozardım!..Ilık meltemler, hafiften çiseleyen yağmurlar ile yeşilliklere bürünen ağaçlar, sert esen rüzgârlara boyun eğmiş, cıvıldaşarak, neşeyle uçuşan serçeler; ya duvar deliklerine sinmiş, ya da saçaklar altında, çıplak söğüt ve k

Haydi kendiniz için de birçiçek olmayı deneyin!..

Bu azim ve gayretle yeni çiçeklere hasret tomurcuk oldum. İyilerden olmak, ümit vermek, şifa dağıtmak, huzur ve saadet olmak için...Şairlere ilham, âşıklara buket, çimene renk olan bir çiçek. O çiçek, boş yere mi çizildi İş olsun diye öylesine mi bekliyor Hayır! Hayat dolu insanları o çiçeğe benzetiyorsunuz. Buna samimiyetle inanıyorum. Bu güzel ta

"Her yerde, her zemin ve durumda dürüst olmalıyım"

Yalnız karnının doyurulmasını düşünen açlığa mahkûm bir Afrikalı gibi, yarım yamalak yazılmış romanın sonunu merak ediyordum.Yine eski defterimden boş sayfa buldum, gürültü ile kopardım. "Şu an hissettiklerimi kısaca yazıyorum. Dürüstçe, değiştirmeden..."Yel esip savuruyor,Gün vurup kavuruyor,"Haydi yaz" dediğimde,Öyle mahsun duruyor!Hakikaten ne h

"Korkma, endişe etme! Büyük düşün!.."

Belki de ilk kez titreyen adımlarıma eşlik eden merdivenin yüksekliğini ve beni yorduğunu bu kadar yakından hissediyordum.O münferit beyaz sayfalar, her seferinde yara bere içinde kalan; ama direnen bir muharip kadar cesur duruyorlardı karşımda. Lisan-ı hâlle sanki bana diyorlardı ki:"Yerinde olsam, acele etmem!"Ben de: "Çok şaşkınım! Nefsim kendin