"Hayırdır inşallah, bu vakittebu havada kim gelirki.."

Kapıyı açınca bir de ne göreyim!Ali Rıza öğretmenim hanımıyla önümde dikilmiyor mu Belli etmesem de utandım, kızarıp bozardım!..

Ilık meltemler, hafiften çiseleyen yağmurlar ile yeşilliklere bürünen ağaçlar, sert esen rüzgârlara boyun eğmiş, cıvıldaşarak, neşeyle uçuşan serçeler; ya duvar deliklerine sinmiş, ya da saçaklar altında, çıplak söğüt ve kavak dallarında derin düşünceye dalmıştı

Bütün yaz boyunca tarlasından, bağından, bostanından ayrılmayan ve ona evladı gibi bakan, o pek çalışkan köylüler nereye gitmişti Koyun-kuzu meleşmeleri, at kişnemeleri, merkep anırmaları, hele hele peşlerine köpekleri takarak mahalleleri bir baştan bir başa tozadumana boğan çocuklar; "en kuvvetli benim, şimdi benim sözüm geçer" diyen fırtına karşısında sesleri, solukları kesilmiş, hele insan ruhunu okşayarak yağan yağmurlar; yerini, kara, borana bırakmıştı.

Akşam ezanları okunalı epey olmuştu. "Neyse bu akşam bir hâl var bende" deyip pus tutmuş odanın küçük pencere camını elimin tabanıyla silerek; iri elâ gözlerimi daha da irileştirerek sokağa baktım. Komşu evlerin damlarından kıvrım kıvrım yükselen dumanlardan ve minnacık pencerelerinden sızan cılız, titrek ışıklarından maada bir şey göremedim.

Gün için pasta gider,

Pastalar tasta gider,

Gurbete sağlam gelen,

Bozulur hasta gider.

Anacığımın eli hiç boş durmazdı. Yemek yapar, çamaşır yıkar, hamur, biçki, dikiş, örgü, yağ, peynir akla gelebilecek her şey ellerinden geçerdi. Kışın da gece geç saatlere kadar ya çorap örer, ya da kazak Kendi hâlime uğraştığımı görmüş olmalı ki; "Bari sobaya bir iki kerme (kemre) at Ragıp! Baban camiden gelirse üşümesin!" deyip örgüsüne devam etmişti. Ben de; "bir şartla odun getiririm ana" demeye hazırlanıyordum ki kapı tıklatılmaya başlandı. "Hayırdır inşaallah! Bu vakitte bu havada kim ola ki" diye söylenerek yönümü değiştirip kapıya doğru yürüdüm. Bir de ne göreyim, Ali Rıza öğretmenim hanımıyla önümde dikilmiyor mu Belli etmesem de utandım, kızarıp bozardım:

- Buyurun hocam, buyurun.

- Hoca Efendi evde mi

- Camide.

- Hocamla sohbete geldik! Yengeni hanımlar tarafına al. Ben babanın gelmesini beklerim.