"Baban bir çaresini bulur evladım"
"Hep aynı sualler! Sen sormaktan bıkmadın, biz de susmaktan Biraz mühlet ver bize!"
Anacığım, namazı müteakiben çalışıyordu tandır başında. Yerinden doğrulur doğrulmaz göz göze geldik. Nar gibi kızarmış pişilerle dolu tepsi kucağında."Gelmedi mi İbrahim Efendi""Gelmedi Ana."İhtiyar anasına bir hâl mi oldu aceb Çok hasta olduğunu söylüyordu""Bilmem!""Bu kış günü iki ayağımızı bir pabuca sokturuyorsun evladım!""Ama Ana!""Tamam tamam! Yine mızmızlanma!""!!!""Baban bir çaresini bulur.""Ben doğduğumda mevsim yaz mıydı, kış mıydı""Hep aynı sualler! Sen sormaktan bıkmadın, biz de susmaktan Biraz mühlet ver evladım! Biz sağımıza solumuza bakacak hâlde değildik. Başımızda kaynanamız vardı. O idare ediyordu her şeyi. Hatta Abdülkadir abin, Bahaddin dayın, Şemsi dayın ay farkıyla aynı sene dünyaya geldiler. Yahya deden üç erkek evladının olmasına çok sevinmiş. Küçük kardeşi Mehmed emmime demiş ki: "Mehmet Efendi maşallah, üç erkek evladımız birlikte büyüyecek, çok şükür. Askere aynı sene giderlerse dayanamayız. Birer sene arayla yazdır nüfusa." Öyle de yapmışlar. Senin durumun arada kaynamış. Abin peşine hemen olmadın. Aranızda bir de Aliye isminde kız kardeşiniz vardı. O, iki buçuk üç yaşlarındayken vefat etti. Peşine sen oldun. Bu arada Yusuf dedeniz hastalandı. Evde ağır bir hastanın olması çocukların da ihmal edilmesine sebep oluyordu. Karnınızı doyurup, sırtınızı da giydirdik mi işimiz tamamdı.""!!!"Her konuşmasında sertleşiyordu, bu yüzden ben de tedirgin oluyordum. Baktım anacığım üzülecek, fazla sual sormadan konuşturmaya çalıştım. Aldığım ipuçlarıyla meseleyi çözmüş sayılırdım.O pişileri ailecek yedik. Bir hafta ses seda çıkmadı İbrahim Efendi'den. Annesi ölmüşonun cenazesi ile uğraşmış.Bir akrabası anlatmışbabama. "Çocukların nüfusa kaydını yaptırdım. İstedikleri zaman nüfus hüviyet cüzdanlarını alabilirler" haberini de göndermiş.