Ömer Erdem

Karar

Sonuçta nereye döneceğiz

Çöl bölgeleri dahil dünyanın pek çok yerinde gökdelenlerin yükseldiği modern şehirler kuruluyor. Yakın gelecekte dünyanın büyük kısmı dev metropollerle dolacak. Bu oluş insan varlığını tam olarak neye dönüştürecek aşağı yukarı kestirmek mümkün. Fakat nerede duracağı ve ne türden bir ilahiyat üreterek ayakta kalacağı belli değil. Bu hikaye, bu gidiş

Türk çadırı, Viyana kahvesi

Özenle, düşüne taşına, ölçe biçe, gözete tarta seçilmiş belli ki yazı karakteri. Hem klasik olması istenmiş hem genç ve diri çağrışımlı modernliği olsun istenmiş. İyi eğitilmiş bir tabur askerin uygun adım yürüyüşünü andıran harflerin hareketli uyumunda gizli bir maksat var; göze de hoş gelmek. Marka yaratmak kolay mı 'Mevlana Dönercisi' açmaya ben

Memleketin iktisadi binası

Yıllar önce Babil Sahaf'ta bir fotoğrafa rastlamıştım. Muhtemelen kitaplara meraklı eski bir banka yöneticisinin terekesinden çıkmıştı. Siyah beyaz bir fotoğraftı ve kılık kıyafetten devrimlerin hız kazandığı yıllarda Karadeniz şehirlerinin birinde bir bankanın açılışı sırasında çekilmişti. Görsel izlerden yola çıktığımda tam olarak hangi bankanın

Merdiven, felsefe ve ölüm...

İoanna Kuçuradi'yi dinleyeli beri daha bir dikkat ediyorum evden misafir yolcularken. 'Aman arkanıza dikkat, merdivene güvenmeyin!' Apartmanın ilk girişinde bacaklarını zevkten iki yana açmışçasına gireni karşılayan geniş merdiven nedense tam dairelerin önüne gelince tuhaf şekilde daralıyor, karemsi bir forma kavuşuyor sonra da geri doğru dar, kesk

Kimin hizası kimin sesi ya da balondan mübalağa

'Yok, hayır kabak tatlısı öyle yapılmaz. Kirece yatırılmadan kabağın lezzeti yerini bulmaz. Sonra da üzerine ince dövülmüş Antakya cevizi serpmezsen kabak tatlısı yedim diyemezsin' diye öne geçiyor adam. Kadının biri arkadan atılıyor; ' Siz bir kez olsun Adapazarı'nın kabak tatlısını yeseydiniz böyle konuşmazdınız. Nedir o öyle. Kıtır kıtır sertleş

'Benden senden önce de vardı gün gece' ya da tersine dünya...

Devri zamanı fark etmez, şöyle veya böyle eline irili ufaklı bir güç geçiren ilkin etrafına yetmedi dünyaya nizam vermeye çalışır. Dirlik düzen, nizam intizam, uyum denge elbette gereklidir hem şahsi hem de toplumsal yaşam için. Çoğu kere kişi kendi iç dengesi yanında hayat için gerekli uyumu sağlamakta bile zorlanır. Sonunda hemen her şeyin bir uy

Çocukları kim savunacak

Çocukluğun kaybolduğu bir yüzyılın içindeyiz. Sadece hali vakti yerinde ailelerin çocukları değil şehirlerden küçük yerleşim yerlerine kadar hemen her bölgedeki her sosyal katmandan çocuklar aynı olumsuz çemberin içine alınmış durumda. Hayat eskiden de çocukları önceleyen bir kurguya sahip değildi bizde. Her çocuk kendi çevresindeki sosyo- kültürel

Geçmiş duygusu...

Bazen geçmiş hiç olmasaydı hiç yaşanmasaydı diye düşünürüz. Bizi bu duyguya sürükleyen bir yığın sebep vardır. Çokça üzülmüşüzdür. İstemeden üzdüklerimiz olmuştur. Anlık patlamalar, ilerisi berisi hesaplanmadan sarfedilmiş sözler. Geç kalışlar. Kalkıp gidişler. Gidemeyişler. Suskunluğun zehirli bir ip misali dudaklarımızı yakıp geçmesi. Yine de biz

Sokaklar değişir hayat dönüşür

Ara Güler fotoğrafçıları 'görsel tarihçiler' diye tanımlardı. Bu sebepten olacak İstanbul'un iç hali kadar değişim dinamiklerini de gösterir onun çektikleri. Bizde şehir çokça konuşulan fakat edebiyatta bile hak ettiği derecede karşılığını bulan bir mesele değildir. Sadece İstanbul değil Ankara, İzmir gibi büyük şehirler yanında hemen hemen bütün b

Boza mı çocuk mu

Zihnimi bazen beni unutmuş kendi başına kurduğu hayallerin peşine dalarken yakalıyorum. Önce kaşlarımı çatıp 'ne oluyor' diye soracak oluyor, arkasından zevk dolu merakla geri çekilip 'dur bakalım biraz koşsun, eve kapanmış hasta çocuk misali onun da baharda patlayan kuzular benzeri çayır çimende zıplamaya hakkı var' diyerek sakinleşiyorum. Hatta n