Ömer Erdem

Karar

Sezai Karakoç aralıkları

Diriliş mimarı Sezai Karakoç üç yıl önce bugün dünyadan göçtü ve arkasında pek çok aralık bıraktı. Telaşlanmayın, aralıktan kastım boşluk değil kelimenin tam anlamıyla üzerinde düşünüp taşınmaya imkan veren açık hayat, düşünce, tutum ve eser çeşitliliğidir. Ölümünden hemen sonra onu 'kapatmaya' çalışan pek çok hamleye rağmen onun açıklıkları bir im

İş esasa gelip dayandığında

Esasın egemenliği yoktur ve o daima arayışın ve yaratıcılığın sütüyle beslenir. Müsebbipler şikayetçi olmaya başladıklarında ise işin esası iyiden kaybolmaya yüz tutmuş demektir. Hele bir de arkasından propagandaya dayalı övünme geliyorsa sözün ipleri birbirine dolanıp kalır. Mesela şu anda ülkenin en birinci sorunu eğitimdir ve müfredatından öğret

Sandalye ve ceket ya daKalk gidelim

Koltuk, sandalye, iskemle, tabure, oturak bunların her biri farklı bir işlev görüp anlam değeri taşısa bile insanla yan yana geldiklerinde değişik çehrelere bürünür. Çocukluğumda, bir akşam vakti lüks lambasının aydınlattığı bir kahvehanenin tam ortasına konulmuş sandalyeye çıkmış kelli felli bir politikacı görmüştüm. Hatta ilk gördüğüm siyasetçi o

'Şiir yardım edecek kadar güçlü müdür'

Şiir yardım edecek kadar güçlü müdür' sorusu, şair Seamus Heaney'den yükselir. İrlanda'nın bu büyük şairinin izlerini Türkçe çevirilerden okumanın ayrıcalığı bir yana, onun bu sorusunu başka bir bağlamda hatırlatan Yabancı Büyü kitabının yazarı Marina Warner'dır. Büyülü Anlar ve Binbir Gece Masalları alt başlığıyla M. Warner, Antonie Galland tarafı

Çok şey olurken olmayan az şeyler

'Görmüyor musun' diyor adam, kolunu ok gibi ileri uzatmış, işaret parmağıyla uzakta bir yeri gösteriyor. Denizin ufkunda zaferden dönen bir filo gördüğünden emin. 'Ne var ki orada Neyi görmemi istiyorsun' diye daha sormadan yanındaki, 'kör müsün, gerçekten görmüyor musun' sorusu daha bir sertleşiyor ağzında. Yüzü işaret parmağı kadar gergin, kararl

Klasik olana dönüş

"Gençleri seviyorum, fakat canım şiir okumak isteyince Bâkî Efendi'yi açıyorum," der Tanpınar, "Yeni Edebiyat Cereyanına Dair" başlıklı yazısında. Bu ifade edebiyatımızda en esaslı modern atılımları yapmış birisi için çelişkilerle örülmüş gibi görülür. Hatta gününü okuyamamış bir ruhun birden sürçmesi diye de yorumlanabilir. Gerçi sonradan ortaya ç

Kötülüğün kamusal onayı

Alışkanlıklarımız zamanla kanıksamaya en sonunda ise duyarsızlığa dönüşür. Bireysel alışkanlıkların toplumsal alışkanlıklarla örtüşmesi ise uzun vadede ortak bir çürüme havuzu oluşturur. Hayatla kurulan temasın tabiatı kişinin tercihlerini de belirler. Tercih, düşünsel tartmanın sonucudur. Maruz kalma ise çok bileşenli ve çok katmanlı, çağımızın en

Hastane bahçesinde bir an

Uzun zamandır böylesi bir sakinlik yaşamamıştım. Sadece kaslarım, damarlarım, kemiklerim değil tüylerim bile sanki uyuşmuş dünyada başka bir zaman varmış duygusunu tattırmıştı bana. Çok özel bir sebebi var mı diye zihnimi yokladım. Ekim güneşinin keskin ve aydınlatıcı ışığında kaşlarımı bir o yana bir bu yana oynattım. Bir gerekçe bulamadım. Her ik

'Elde kalem' kitaplara dalan adam

Tim Parks, dilimize çevrildiği zamandan beri ilgiyle okuduğum bir yazar. Ne yazık ki edebi değerine karşılık hak ettiği ilgiyi görmedi bu süreçte. Kitapları yeterince tekrar baskı yapamadı. İyi yazarlar böyledir. Piyasa iştahı onlar için çok açık çalışmaz. Zaten de kültür piyasasına dair keskin görüşleri vardır Parks benzeri kimselerin. Kimsenin sa

Fotoğrafı delen bakış

İlk gençliğinden beri uzaktan tanırdı onu. Yüz yüze tanışmaları için ise bir süre zaman geçmesi gerecekti. Öğrenci evlerinde kitapları okunur tartışılırdı. O da bu tartışmalarda duymuştu adını. Belli ideolojileri benimseyen gazetelerde zaman zaman görüşlerine yer verilirdi. Uzaktan kavgacı birine benziyordu. Kesin ve keskin fikirleri vardı. Kitlele