Ömer Erdem

Karar

İnsanın çok az yaptığı bazı iyi şeyler üstüne...

Bir bardak gerçek demlenmiş çay ne kadar çok az bulunuyor artık. Aşkla içilecek çayın yetiştirilip harmanlanmasından kullanılacak suya, havadan şekere fakat asıl niyete kadar hemen her şey yerinden edilmiş, karartılmış durumda. Bir vakit bir kuş yumurtasını tutarcasına hakiki bir bardak çayı avuçlarımıza almanın sevincini tadınca şaşırıyor, hâlâ in

Düşünce aslında her an her yerde...

'İnsan düşünen bir hayvandır' nitelemesi bize âdeta düşünmeyi bıraktırmıştır, denebilir. İnsan hep düşünen bir hayvandır; öyleyse insanın ikide bir düşünüyor olma hâline bürünmesi gereksizdir gibi bir sonucu var bu kolaycı hükmün. Oysa insan düşünen bir hayvan değildir, insan düşündükçe ve düşünüyor olduğunu fark ettikçe insandır. Öteki türlü hayva

Kolay düşman icat etmek

Cellat ile ona görev veren güç sahibi ezelden beri ortaktırlar. Güçlü kutsal elini cellat ile aynı seviyede gösterip lekelemek istemez yine de. Cellat da karanlık elinin sadece bu yolla kabul gördüğünü bilir. Birbirlerine karşı çıkar kadar mecburiyet bağı içindedirler. Daha doğrusu mecburiyet çıkarın saklı gerekçesidir. İktidar sahibi herkesin cell

İkinin ortası bir değil...

Avazı çıktığı kadar bağırıyor: 'Ağaç çürümüş, ağaç çürümüş!' Onunla yarışırcasına karşılık veriyor diğeri: 'Buraya gelin, burada toplanın, herkese yetecek kadar gölge var, dallar desen upuzun, yapraklar kıpır kıpır!' 'İnanmayın!' diye yükseltiyor sesini ilk konuşan: 'Zehirli bir ağaç o, görünüşüne aldanmayın!' Bir kere keskinleşti mi hayatta çizgil

Sabahlar kimin

Gece üzerine çok yazılıp çizildi. Resim, sinema, edebiyat bir vesileyle onu mutlaka yokladı. Sanki gizli bir gece korkusu var insanın ruhunda ve onu ebedi kayboluşun gömleği diye kapkara giyinmekten çekiniyor. Bir vesileyle sanat sözü geceye getiriyor. Bununla beraber gecenin cazibesi her zaman sabahın önünde durdu. Sabahı beklemek bile geceyle müm

On altıncı yüzyılı çalmak...

Ejderhanın gözlerini bilmiyorum. Asya kaplanınkini de. Bir timsahın upuzun kapalı gözlerine ise hiç denk gelmedim. Kuzular bir an da olsa nasıl uyur bilirim. Kediler ve köpekler daha pervasızdır uyku konusunda. Ya bir tilki, ya bir tavşan Kim bilir nelerle gidip gelir gecenin ateşli telinde... İnsanın gözleri ise velev ki bir bebeğin, bir sevgilini

İki benzemezin sonsuz çıkmazı

Zıtlıklar çoğunlukla birbirini çeker fakat bu çekim, insan ırasını yoklatacak sonsuz bir ontolojik çıkmazı da açığa vurur. Merhamet ve şiddet gibi iki farklı duygu durumundan söz ettiğimizde mesela, değil birbirini çekmek yan yana gelişleri bile ürkütücüdür. 'Duygu durumu' dedim fakat yanıldım, merhametin zaman zaman içgüdüsel karakter de taşıyan b

Havaalanı boşluğu

Hayatta 'havaalanı boşluğu' diyebileceğim bir alan var ki ismini başındaki hava kelimesinden değil, onu işleten zihniyetten alır. Böylece boşluk, insanı kendi oyununun çemberi içinde oradan oraya sürükler. Piyasa denilen renkli ve şekilli balonun görünmeyen ağızla şişirilmiş görüntüsüne bürünür. Kentlerin iyice şişip büyümediği, şehirler arası uçuş

Son akşam inerken

Bu son akşam için değil fakat asıl burada yaşanan şu sayılı günler gelsin diye nice vakit geçmişti. Bir yıl, sayıyla üç yüz altmış beş gün, saat, dakika ve saniye cinsinden şunca sayı akıtılmıştı. Belki de hayatın nice ağır yüküne sırf bunun için katlanılmış, tahammülü zor onca yüz hareketi ve davranış sakince görmezden gelinmişti. Yaşam bir kereci

Yapraklar âlemi

Önde geniş, keskin damarlı, yeşili doygun ve diri kiraz yaprakları dalgalanıyor. Uca, yukarıya doğru daha incelip körpeleşen dallar güneşin şımarık gelinleri gibi iç içe cilveleşiyorlar. Hiçbir ağaç sabit kalmıyor toprakta, içten içe bir değişme sürüp gidiyor. Şimdi meyveleri çoktan toplanmış ve doymuşlar için dünyada bir unutulmaz tat bırakmış kir