Büyükler olmasaydı, her şey çocukluk olsaydı

Biz büyükler yönetmesek, çocukluk dünyanın en güzel ve en eğlenceli ülkesi olurdu.Her yere su kaydırakları, trambolinler, futbol sahaları ve koşacakları sonsuz kırlar koyarlardı.Ağaçlara tırmanırlar, bütün kedileri severler ve bütün çikolataları yerlerdi.Gökyüzünde her daim bir gökkuşağı asılı durur, isteyen ejderhaya, isteyen 'unicorn'a binerdi.Boyalar ve kağıtlar yol boyu isteyenleri beklerdi.Yağmurda, su birikintilerinin oluşması beklenir, oluştuğu an içine hızlıca atlanırdı.Gün boyu oyun, masal, güzel maceralı kitaplar, çizgi filmler izlenir, karınlar acıktığında patates kızartması ve dondurma yenirdi.Okul olmayacağına göre pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar (Kim zamanı 7 çocuklu bir dul yaptı da hepsine birer isim koydu zaten) diye bir şeyin önemi olmazdı.Her gün, güneşle başlayıp güneşle biten peş peşe yaşanmışlıklardan oluşurdu.Haberin DevamıAcıkınca yenirdi. Saate göre davranılmazdı. (Kim zamanı, bir kısa bir de uzun okun birbirini döne döne kovaladığı bir yuvarlağa koydu ki zaten)Ayıcık dolu yataklarında uyur, ellerinde sopalarda ormanlarda koşar, salyangoz toplarlardı.Anlaşmazlıkları konuşarak çözmeyi de becerirlerdi.Canı yananın yanında da olurlardı. Biri üzülünce de üzülürlerdi.Deniz kıyısına gittiklerinde, ıslanmadan dönmezlerdi.Mısır patlatır, 'Evde Tek Başına'yı defalarca sıkılmadan izlerlerdi. Piramitleri görmek isterlerse, hemen şimdi yola koyulurlardı.Sürekli müzik çalar, yorgunluktan baygın düşene kadar şarkı söyleyip, dans ederlerdi.Oyunlar yazar sahnelerlerdi. Bütün gün ya araştırma ve kurcalamayla