Vazifeniz nurları göstermek

Molla Hamid, Bediüzzaman'ı ziyaret ettikten sonra Emirdağ'dan ayrılmaya hazırlanır.

Bediüzzaman Mola Hamid'e, "Kardeşim, bu kitaplar Irak'a gidecekti fakat sizin ihlas ve sadakatiniz ağır bastı. Bunları Van'a göndermek daha iyi olur" dedikten sonra ona bir bavul dolusu kitap verir. Bediüzzaman "Şimdi bunu sana teslim ediyorum. Bu kitapların her sayfasının sana bir altına mal olmuş gibi muhafaza et ve onlar vasıtasıyla hizmet et!" dedi. Molla Hamid, "Üstadım sen galiba dışarının halini bilmiyorsun Bunları nasıl götüreceğim Bende kitap olmadığı halde yapmadıkları zulüm kalmadı" dedi. Bunun üzerine Bediüzzaman da "Kardeşim, zalim Rus'un on misli kadar azap çektirdiler bana. Fakat bunlar Risale-i Nurla imanlarını kurtarsalar sen şahit ol ki onların hepsine hakkımı helal ediyorum!" der. Molla Hamid, "Üstadım bu kitapları bende yakalasalar beni mahvederler." Bediüzzaman, "Yok kardeşim sorarlarsa Said vermiş de. İnanmazlarsa reis-i cumhura, başvekile de onları yolladığını söylersin."

Molla Hamid, kitap dolu bavulu alarak yola çıktı. Tren yolculuğu boyunca en az on yerde üst baş ve eşyaları arandı. Bir aramada üç polis kompartımandaki bavulları yere indirip açınca Molla Hamid "Eyvah şimdi kitaplar gitti!" der. Fakat risale dolu bavula kimse el sürmedi. "Ne var bunda" diye soran olmadı. Her aramada bavulların tamamı iniyor, aranıyor fakat risale dolu bavula kimse dokunmuyordu. Beş defaya yakın böyle sıkı arama oldu. Nihayet kazasız belasız risaleler Van'a ulaştı.

Molla Hamid, bir zaman sonra Bediüzzaman'a şöyle bir mektup yazar: "Efendim ne yaptımsa kimseyi derse getiremiyorum. Ne kitap okutabiliyorum ne de satabiliyorum. Benim ihlassızlığımdan mıdır Yoksa ümmi olduğum için mi bu işi beceremiyorum. Tarikatlara gidiyorum olmuyor, gitmiyorum olmuyor. Bana nasıl hareket edeceğimi de göstermediniz. Ruz-i mahşerde perişan olursam halim ne olacak" der. Ardından Molla Hamid mektuba şöyle devam eder: "Padişahın sarayına bir çoban gelir de ileri geri konuşursa da padişah 'Adam cahildir affedelim' der. Benim de sözlerimi böyle kabul edin!"