Şekir Ağa

Molla Said-i Meşhur ara sıra, Van'ın etrafındaki kaza ve kasabalara da giderek ilmî toplantılar yapar, müşkül meseleler üzerine tartışmalarda bulunurdu.

Bir taraftan da aşiretleri dolaşarak onların aralarını düzeltmeye çalışırdı. Aşiretler arasındaki husumet ve adavetlere müdahale eder, onları hemen barıştırırdı.

Şeker Ağa, Van dolaylarında on iki kabileden müteşekkil Ertuşi aşiretinin reisiydi. Ertuşi aşireti daha çok Hakkâri, Van, Şırnak ve Kuzey Irak'ın güneyinde yerleşiktirler. Yaklaşık 40 bin aşiret üyesinin olduğu belirtiliyor. Civardaki tüm aşiretler içinde Bediüzzaman'a en çok hürmet eden aşiretlerin başında gelirdi. Bu aşiretin cesaret ve yiğitlikleri çevrede çok meşhurdu.

Mustafa Sungur, Şeker ağayla ilgili bir hatırasında şunları ifade etmektedir: "1954 yılında Şeker Ağa'nın oğlu Ebubekir Ağa Üstadımızın ziyaretine gelmişti. Üstad ona çok iltifat etti ve babasından bahisle yiğitliklerine dair bazı hatıralarını anlattı. Şeker Ağa için 'Bunun lâkabı, bizde beş kurşun yemeyen yiğit değildir' dedi ve Bitlis hadisesinde o kahraman âlimlerin mitralyöze karşı asa ile karşı çıktıklarını beyan etti. Sonra da bunların Eski Said'den çekindiklerini söylerdi. Bediüzzaman, Ebubekir Ağa'ya dönerek, "Öyle değil mi Ebubekir" diye sordu. O da tasdiken "Beli Seyda öyledir" demişti. Zübeyir Gündüzalp de "Şeker Ağa bir gün Üstadın talebelerinden birisinin eline yüzüğünü verir ve uzaktan mavzeriyle yüzüğün ortasını nişan alır. Üstad'ın talebesinin kılı bile kımıldamadığı gibi Şeker Ağa da nişan aldığı yerden yüzüğün halkasından kurşunu geçirir." der.

Bediüzzaman, hükûmetin, valilerin bile barıştırmaktan âciz kaldığı Ertuşi aşiretinin Giravi kolunun reisi Şeker Ağa ile Cizre ağalarından Mîran reisi Mustafa Paşa'yı yayla sınırları üzerinden yıllarca süren husumetlerini bitirerek onları barıştırır. Bediüzzaman, daha önce Mustafa Paşa'yı zulmetmemesi ve tövbe etmesi konusunda uyarmıştı. Daha sonra paşanın bu nasihatlerine uymadığını öğrenir. Bunun üzerine paşayla karşılaştıktan sonra ona "Daha tevbe etmedin mi" diye sorar. Mustafa Paşa da cevaben "Seyda, ne söylerseniz, sözünüzden çıkmam" der. Ayrıca paşa Bediüzzaman'a at ile para teberru etmek ister. Bediüzzaman teklif edilen hediyeleri reddederek "Şimdiye kadar kimseden para almadığımı işitmediniz mi Bahusus sizin gibi zalimden nasıl para alırım ve siz galiba tevbenizi bozdunuz. Şu takdirde, Cizre'ye ulaşamazsınız" der. Hakikaten Cizre'ye yetişmeden yolda ölür.