Bediüzzaman'dan Ceylan Çalışkan'a tavsiyeler

Bediüzzaman ve talebeleri 15 Temmuz 1944 tarihinde Denizli cezaevinden tahliye olur. Talebelerin tamamı evlerine dönerken Bediüzzaman'ın yeni yeri belli oluncaya kadar şehir otelinde bir buçuk ay kadar sıkı bir koruma altında tutulur.Gelen resmî yazı sonrası 31 Temmuz 1944 tarihinde Denizli'den alınarak Afyon'a getirilir ve Ankara oteline yerleştirilir. Burada yirmi güne yakın bir süre kalır. Ağustos ayının sonlarına doğru bir polis nezaretinde Emirdağ'a getirilir ve bir otele yerleştirilir. İlk ziyaretçisi ve ilk talebesi Hasan Çalışkan olur. 10-15 gün sonra kiralık bir ev bulunur ve yeni evine taşınır. Emirdağ'da çalışkanlar ailesi dört erkek kardeş ve aileleriyle ilk günden itibaren Bediüzzaman'a bir aileymiş gibi sahip çıktılar. Mehmet Çalışkan bir gün oğlu Ceylan Çalışkan'a "Buraya bir üstad geldi, gidip elini öpüp duasını alalım" der. Baba-oğul yola çıkar ve Bediüzzaman'ın ziyaretine giderler. Bediüzzaman Mehmet Çalışkan'a "Oğlun mu" diye sorar. Mehmet, "Evet!" dedikten sonra "Efendim çocuk, çalışkan ve zeki onu yüksek mekteplere vermek istiyorum, ne buyurursunuz" der. Bediüzzaman "İyi, zeki ve çalışkan olduğu için evvela benden iman dersi alsın. Sonra yüksek mektebe devam etsin!" deyince Mehmet hiç tereddüt etmeden kabul eder. O günden sonra Ceylan Çalışkan çocuk yaşta Bediüzzaman'ın yanına gidip gelmeye başlar. İlk dersi "sıdk" ile eğitimine başlar. Sonra "Daima doğru olacaksın. Hiç yalan söylemeyeceksin" der. Kısa bir zaman sonra Bediüzzaman, Ceylan'a uyması ve yapması gerekenlerle ilgili bir yazı gönderir: "Ceylan, zaman naziktir. Nurların faaliyeti vaktine çok dikkat lâzımdır. Nur'un ve bizim Nurcuların selâmeti ve münafıkların şerrinden kurtulması için sen bu üç maddeyi bil: "Birincisi: İktisada tam riayet etmek lâzımdır. Ta validen ve baban senden gücenip hizmet-i Nuriyeye zarar gelmesin. Dükkâncılık eden mertlik etmez. On paraya dikkat eder. Mal senin değil. İkram etsen caiz değil." "İkincisi: Şimdilik nazar-ı dikkati kendine celb etme ve gösteriş yapmaya çalışma. Ta senin elindeki Nur emanetlerine zarar gelmesin. Hevesatını, faidesiz eğlencelerini bırak. Hizmet-i Nuriyenin sana verdiği zevkler yeter." "Üçüncüsü: Bize gelmek için buraya gelenlerden herkese açılma. Lüzumsuz onlara esrarımızı bildirme. Çünkü içlerinden ya safdil veya kurnaz veya aptal bulunabilir, ifşa eder, habbeyi kubbe yapar. Ondan da münafıklar ve casuslar istifade eder. Husussan bu kasabada daha çok dikkat ve ihtiyat lâzımdır. Risale-i Nur hesabına merak ediyorum. Dikkat et, çocukluk yapma, tokat yiyenler pek çok. (...)"