Ali Osman Öztop ve Bediüzzaman

Bediüzzaman Hazretleri talebeleriyle yaptığı istişare sonucunda, Eğirdir'e Risale-i Nur hizmeti için bekâr olan Ali Osman Öztop'un gönderilmesi kararlaştırıldı.Ali Osman kısa sürede Eğirdir'e taşındı. Eğirdir'de Çilingir Ali Savran ve Kazım, Risale-i Nur hizmetinde ona yardımcı oldular. Eğirdir halkının çoğunlukla Halk Partili olmasından nurların tanıtılması ve yazma hizmetleri oldukça zor olur. Ali Osman'ın annesinin dayısı Hasan İnce'nin Eğirdir'de iki katlı, güzel ve geniş bir evi vardı. Hasan İnce, Eğirdir'de aynı zamanda Halk Partisi'nin başındaki kişidir. Hasan İnce'nin eşi Şehriban Hanım ise dindar olduğundan Ali Osman'ın durumunu göz önüne alarak geniş ve büyük evin üst katını Ali Osman'a ayırır. Hasan İnce eşi Şehriban Hanım'ın bu emri vakisine ses çıkarmaz. Artık İlçenin Halk Parti başkanının evi dershane-i Nuriye olmuştur. O andan itibaren arama ve baskınlarda şikâyet olsa bile ev koruma altındaydı. Çünkü o ev ilçenin en güvenilir kişisi olan parti başkanının evidir. Bu evde Kur'an nurları çoğaltıldı ve her tarafa neşredildi. Ali Osman üç dört sene boyunca bu evde nurlara hizmet etti. Böylece Eğirdir köylerinden gelen birçok insan nurları tanımış oldu. Kötürüm, Alil Ali Osman, Isparta'nın Atabey İlçesinde 1329 (1913) tarihinde doğmuş. İlkokulu bitirdikten sonra geçimini bağ bahçe işlerini yaparak sağladı. Boylu boslu bir genç olan Ali Osman 20 yaşlarında halk arasında "yılancık" diye bilinen bir hastalığa yakalandı. Birkaç sene içerisinde bacaklarının kas ve sinirleri tamamen zayıflayarak yürüyemez hale geldi. Ali Osman hayatının baharında kötürüm oldu ve bir daha hiç yürüyemedi. Yere dayanıp yürüyebilmesi için altına deriden bir altlık, ellerine de birer ellik yapıldı. Önce ayaklarını öne atıyor, sonra elleriyle yere dayanarak vücudunu ileriye atarak yürüyordu. Kötürüm Ali Osman, hayatının beş altı yılını evinde cehennem azabını aratmayacak bir şekilde geçirdi. 1938 ile 1939 yıllarında memleketlisi, Tahirî Mutlu'nun ziyaretleri sonrası Ali Osman Risale-i Nurlarla tanışmış oldu. Zaten bekâr olan Ali Osman, artık o tarihten itibaren kendini tamamen nur hizmetine vakfetti. Beden ve moral olarak biten ve tükenen Ali Osman Risale-i Nurla tanıştıktan sonra yeniden dünyaya gelmiş gibi hayata sımsıkı sarılmaya başladı ve vaktinin bir dakikasını dahi boş geçirmedi. Ali Osman, Bediüzzaman'a yüreğinin derinliklerinden gelen samimiyet ile "Allah'ıma şu dünyadaki bütün zerratlar adedince hamd olsun" sözleriyle başlayan bir mektup yazar. Ali Osman tüm zamanını Risale-i Nurları okuyup yazmakla geçirir. Ali Osman aynı zamanda kitap ciltlemeyi de iyi bildiğinden yazılan risaleleri ciltler. Bediüzzaman Hazretleri, Ali Osman'ın Eğirdir'deki hizmetlerinden dolayı onu tebrik eden bir mektubunda şöyle der: "Atabey'li Alîl (kötürüm) Ali