Mehmet Çetin

Yeni Asya

Tuzak sualler

(Kader Risalesi'nin Mütalâası kitabımızdan)Yazımıza bir başka başlık da "Sual tuzağıyla imtihan edilen imanımız", olmalıdır. Mantıklı olmayan suallerdeki tuzağa dikkat edilmeli. Meselâ, "Allah, kendinden büyük taş yaratır mı", sualine bakalım. Bu sualde mantık sakattır. Suale dikkat etmeden "Ne var ki, elbette yaratır.", denilirse o zaman taş, Alla

Kısa kısa üç buçuk husus

Tenbih mi tembih miTenbih, uyarı, hatırlatma, ikaz anlamında bir kelime olup tembih ile aynı manada kullanılır ve yazılır. Niçin Türkçede "n" ve "b" harflerinin (İstanbul gibi özel isimler dışında) yan yana gelmesi kural dışıdır. Bu yüzden "tenbih", tenbel", "lanba" ve "penbe" gibi kelimelerdeki n harfi m harfiyle değiştirilir ve "tembih", "tembel"

Kameradan görürse

İkindi yürüyüşüne devam eden komşum, arabayla geldiğimi görünce garajın kapısını açıp gülerek yanıma gelip;-Biliyor musun Mehmet Bey, geçen sabah yürüyüşünde ne oldu -Hayırdır kıymetli komşum -Senin şu domates fidesinin dışarı sarkan dalındaki çerileri canım çekmişti, alayım da kahvaltıda yiyeyim dedim ve tam elimi uzatacaktım ki kameran aklıma gel

Her şey yerinde güzeldir

Toplumda huzur, adaletle sağlanır. Adaletten sapan hadsizlikler daha başka adaletsizliklere sebep olur. Olduğu gibi kalmaz, dağdan yuvarlanan kar topu gibi büyür ve cemiyetin başına belâ olur.Trafikte gösterilmesi gereken az sabır, hoş görü, hürmet yerine tam aksi davranışlarda bulunarak, daha kötüsü tahrik edilerek haddi aşan hâller zuhur ediyor v

Delice

Yani akıllıca değil.Düşünülmeden yapılan davranış, ölçülüp biçilmeden yapılan iş, önü sonu hesaplanmadan söylenen söz, olması gerektiği yerde olmayıp, çıkmaması gereken yerde çıkan her ne ise delice nitelemesinden kurtulamaz. Duygu ve kaygının dengesiz kullanımı da insanı delice hareketlere sevk eder. Ağacın delicesi, aşılanarak faydalı hâle getiri

Ruhun sözleşmesini hatırlarken

İlk insan Hz. Âdem'in (as) yaratılışından evvel ve adına Kalu Belâ denilen, ruhlar ile yapılan bir sözleşmenin mevcudiyetini ayetlerden anlıyoruz.Hz. Ali'den (ra) nakledilen rivayet, Araf Suresi'nin 172. Ayeti'nde bahsedilen "Bezm-i elest" veya "Kalu belâ" tabir edilen; Allah'ı, Rab olarak tanıma sözleşmesine dayandırılır.1 Buna göre bezm-i elest"t

Halloğlunun Yaylası

Doğanbey'in çevresindeki mahalleri tanımak, tefekkür edebilmek için Hanımla beraber yüksek tepelere doğru gittik. Aslında bir diğer niyetimiz ise dün topladığımız alıçlara biraz daha ilave etmekti.Dünkü öğrenilen bilgi, alıca olan merakı artırdı ve yola düşmeye tahrik etti ve o merak, sizi de harekete getirsin deyip alıç hakkında fazlaca malûmat ve

Gayretullaha dokunmaktan kork!

Vaktiyle bir grup Müslüman tertip ettikleri bir kervanla hacca giderler.Çölleri aşıp, vahaları geçerek yol alırlarken, iki dağın arasında eşkıyalar birden etraflarını çevirir. Yolcularda ne var ne yok hepsini alırlar. Ancak kafilede bulunan kadınlara dokunmazlar. Hacı namzetlerinden yaşlı bir zat: Eyvah, bu eşkıyalar paramızı alıp gidecekler. Hacc

Toplumsal gusül

Şair, "Yükseldik sanıyorlar alçaldıkça tabana"1, derken günümüzü resmediyor. Aslında muhasebeye nefisten başlayıp; cemiyete, oradan da bütün insanlığa ve daha da ilerisi âleme gitmek varken, yaşananlar, ümidin ışığını söndürüyor.Sönen ümidin vaziyet resmini görüp de beyni zonklayanların ileri sürdükleri reçeteye yönelmek üzere, maddî ve manevî mana

Hz. Ömer, Medine'den gelse

Yapılan mülk dershaneler, topluma hizmete yönelik binalar; eğer maksada uygun kullanılmıyorsa tenkitden kurtulamazlar.Evlerimizde en az kullandığımız misafir odasını, orada sergilenen ve belki de bir iki kullanılan yeme içme takımlarını, sayfası hiç çevrilmeyen kitapları hatırladıkça üzülürüm de üzülürüm. Yemeyip içmeyip, ahir ömrümde rahat edeyim