Kâzım Güleçyüz

Yeni Asya

Tekelci ve güdümlü medya

Cumhuriyet adı altında kurulan tek parti ve tek adam rejiminde medya antidemokratik, tekelci, dayatmacı bir anlayışla ve resmî ideolojinin propagandisti olma misyonuyla şekillendirildi.Takrir-i Sükûn Kanunu ve İstiklâl Mahkemeleri ile tüm muhalif basın tasfiye edildi. Halbuki Osmanlının meşrutiyete geçtiği son döneminde basında da çok seslilik vard

Vesayetler nasıl aşılır

Askerî vesayet, yargı vesayeti, bürokratik vesayet gibi tabirler çok konuşulup tartışılıyor. Ve bunlar daha çok milletin seçtikleri, dolayısıyla millet üzerinde kurulan bir elit hegemonyasının ifadesi olarak algılanıyor.Ve işin temeli, "Cahil çobanla profesörün oyu hiç bir olur mu" sorusuyla dillendirilen bakış ve yaklaşım biçimine dayanıyor. Mille

Hür siyaset, hür toplum, hür birey

Demokrasinin vazgeçilmez gereklerinden biri olan çok partili sistemin başarılı ve verimli olabilmesi, yine demokrasinin en temel şartlarından biri olan hürriyet ortamının tesisine bağlı.Siyaset hür olmalı ki, millete ve ülkeye faydalı hizmetler yapabilsin. Farklı partiler arasındaki yarış da bu eksende yapıcı ve müsbet bir rekabete dönüşebilsin. Si

Ömer bin Abdülaziz'in barış siyaseti

Said Nursî ve Risale-i Nur hakkındaki çalışmalarıyla da bilinen Iraklı tarihçi ve fikir adamı Dr. Imadüddin Halil'in Türkçeye çevrilen eserlerinden biri "Ömer bin Abdülaziz Dönemi ve İslâm İnkılabı" adını taşıyor.On Dokuzuncu Mektup'ta "harikulâde bir zühd-i kalbî"ye sahip olması yönünden Dört Halife ve Mehdi-i Abbasî ile birlikte zikredilen (Mektu

Haksızlığa muhalefet suç olamaz

Üstad Bediüzzaman Said Nursî, yaklaşık 73 sene önce, 5 Mart 1952'de, hakkında açılmış bulunan Gençlik Rehberi mahkemesinin son duruşmasındaki müdafaasında diyor ki:"Adalet müessesesi hiçbir cereyana kapılmaz, hiçbir tarafgirliğe kaymaz. Bu, din ve vicdan hürriyetinin bir ana umdesidir ki, komünist olmayan şarkta, garpta, bütün dünya adalet müessese

Var-yok

Arkadaşımız Faruk Çakır'ın kendine has veciz tabirlerinden biri: Var-yok. Görünüşte ve şeklen "var gibi" olan, ama gerçekte geçerliliği ve hükmü bulunmayan şeyleri böyle ifade ediyor.Bu tabiri, ne yazık ki, günümüz Türkiye'sindeki birçok kavram ve kurum için kullanabilmek mümkün hale gelmiş durumda: Demokrasi, millî irade, hürriyet, hukuk devleti,

Demokrasiyi anlatmada Bediüzzaman metodu

Bediüzzaman'ın yüz yılı aşkın bir süre önce gündeme getirdiği ve hâlâ hayata geçirilip tamamlanmayı bekleyen birçok özgün proje var. Ve bunlardan en çok bilineni, Medresetüzzehra adını verdiği eğitim kurumu.Burada vicdanın ziyası olan dinî ilimlerle aklın nuru olan modern fenlerin kaynaştırılarak okutulması; felsefeyle dinin, Avrupa medeniyeti ile

Demokrasi mücadelesi

Üstad Bediüzzaman, "Neme lâzım, başkası düşünsün" sözüyle dile getirilen vurdumduymaz, havaleci ve bencil yaklaşım için "istibdadın yadigârı" ifadesini kullanıyor.Neden Çünkü istibdat insanları korkutuyor, sindiriyor, pasifleştiriyor, duygu ve kabiliyetlerini köreltiyor ve dumura uğratıyor. Sonuçta duyarsız, "ne kokar ne bulaşır" denilen cinsten,

Sağduyunun sesini tekrar yükseltelim

Bundan yaklaşık 11 yıl önce "Sağduyuya davet" başlığıyla çok önemli ve dikkat çekici bir deklarasyon yayınlanmıştı.İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Mardin, Hakkari, Van gibi illerden cok sayıda aydın ve kanaat önderinin imzasını taşıyan deklarasyonda, toplumun o dönemde başlayan ve giderek tırmanan gerginlikten rahatsız olduğu vurgulanıp, böyle bir or

Ömür sermayesi azalırken

Ailemizde ileriye müteallik bir program gündeme geldiğinde rahmetli babamız hep şu kaydı koyardı:"Allah ömür sağlık verirse..." Gerçekten yapılan her planın ve öngörülen her hedefin tahakkuku öncelikle bu şartların tahakkukuna bağlı: Ömrümüz yetecek mi ve sağlığımız elverecek mi Âniden gelen ecellerle nice projelerin yarım kaldığına ve hiç hesapta