Ömür sermayesi azalırken
Ailemizde ileriye müteallik bir program gündeme geldiğinde rahmetli babamız hep şu kaydı koyardı:
"Allah ömür sağlık verirse..."
Gerçekten yapılan her planın ve öngörülen her hedefin tahakkuku öncelikle bu şartların tahakkukuna bağlı: Ömrümüz yetecek mi ve sağlığımız elverecek mi
Âniden gelen ecellerle nice projelerin yarım kaldığına ve hiç hesapta olmayan hastalıkların nice hayatları alt üst ettiğine ibretli örnekleriyle şahit olmuyor muyuz
Onun için, "tûl-i emel" denilen, sanki bu dünyada ebedî kalacakmışız yanılgısına düşmeden, ihlâsı kazanmanın da en tesirli vasıtalarından biri olan "rabıta-ı mevt" şuuruyla ölüme her an hazır olarak yaşamak, ama bunu yaparken dünyadaki hizmet ve görevlerimizi de aksatmadan yola devam etmek hayat düsturumuz olmalı.
Ömür sermayesi hızla tükeniyor.
O zaman bu sermayenin, ne kadar olduğunu bilmediğimiz kalanını çok daha verimli kullanmaya çalışmamız gerekiyor.
Beş yıl kadar önce kadim bir okurumuz şöyle demişti: "Bundan sonra en fazla 10 yıl daha verimli olabilirsiniz." Gerçi 10 yıl daha yaşayacağımızın garantisi yoktu. Ama beş yılını geride bıraktık. Ve 10 yılı tamamlamak nasip olsa dahi, okuyucumuzun verimlilik noktasında söylediği şey çok doğru.
Çünkü yaş ilerledikçe, Üstadın "ölümün keşif kolları" olarak nitelediği hastalık ve arızalar çoğalıyor, melekeler zayıflıyor, fizikî anlamda tâkat ve enerji giderek azalıyor.