"Helâlleşmek lâzım ve zarurîdir"

Gerçek şu ki, hayatını aynı hizmete vakfetmiş insanlar arasında bile hasbelbeşer mizaç uyumsuzluğundan ve herhangi bir tâlî konuda fikir ayrılığından kaynaklanan tatsızlıklar olabiliyor.

Önemli olan, bunları daha fazla büyümelerine imkân vermeden izale etmeye çalışmak veya mümkün olduğu ölçüde küçülterek, tesanüd ve ittihad manalarını tahrip edecek boyutlara ulaşmalarını engellemek olmalı. Bunun için de istişare zeminleri en iyi şekilde değerlendirilmeli.

Herhangi bir konuda ortaya çıkabilecek farklı fikir ve yaklaşımlar, yapıcı, olgun, seviyeli ve sakin üslûplarla müzakere edilmeli; haşin, kaba ve kırıcı söylemlerden mutlak surette uzak durulmalı.

Çünkü bilhassa hassas mizaç sahipleri açısından, gönüller bir kez kırıldı mı, bilâhare tamir etmek pek kolay, hattâ mümkün olamayabiliyor.

Unutmamalıyız ki, hele şu zamanda insan kazanmak çok zor, ama kaybetmek son derece kolay.

Ve bilhassa bilerek böyle bir kayba sebebiyet vermenin vebali ve sorumluluğu, taşınamayacak kadar ağır.

İstemeden ve fark etmeden böyle durumlara sebebiyet verilmesi ve "insanlık hali" kırgınlıklara sebep olunması hâlinde izale ve tamiri açısından büyük önem taşıyan bir çıkış formülünü ise şu ifadelerde görüyoruz:

"Sıkıntıdan neş'et eden kaynaklanan gerginlikler ve kusurlar yüzünden İhlâs Risalesi'nin düsturları muhafaza edilmediğinden, siz birbirinizle tamam helâlleşmek lâzımdır ve zarurîdir. Siz birbirinize en fedakâr nesebî öz kardeşten daha ziyade kardeşsiniz. Kardeş ise, kardeşinin kusurunu örter, unutur ve affeder."