Şahsî kusurlara takılmamak
Müslümanların birlik-beraberliğinin tahakkuku noktasında dikkat edilmesi gereken çok önemli prensiplerden biri, "birbirinin şahsî kusurlarına bakıp takılmamak."
Şahsî kusurlarla uğraşarak onları sürtüşme ve çatışma konusu hâline getirmek, bunu yapanlara, ittihad-ı İslâm idealini geciktirme, hattâ engelleme vebalinin sorumluluğunu yükler.
Bu itibarla, her konuya bu perspektiften bakıp, ufak meselelere, hele şahsî kusurlara takılmadan ittihad-ı İslâm hedefine yönelerek onun için gayret göstermek gerekiyor.
Demek ki, haddizatında hiçbir önemi ve kıymeti olmayan şahsî kusurları kendi dünyamızda çok fazla büyütüp sorun hâline getirdiğimiz ve bundan dargınlıklar, hattâ husumetler ürettiğimiz takdirde, belki farkında bile olmadan, ittihad-ı İslâm gibi çok büyük bir ideal ve hedefe zarar vermiş oluyoruz.
Bu, bilhassa ve öncelikle Risale-i Nur'un birinci derecedeki muhatapları olan Nur Talebelerinin dikkat ve hassasiyet göstermeleri icap eden bir husus.
ünkü Nur Talebesi olmanın gereği, her zaman, her hal ve şartta "büyük düşünmek," küçük meselelere, gelip geçici dalgalanmalara takılmadan ve o küçük meselelere bina edilmiş tuzaklara düşmeden, ihlâs, istikamet ve sebat üzere, "Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok" parolasıyla yoluna devam etmektir.
Bu arada, evvelce Hutbe-i Şamiye'den aktardığımız pasajların, benzer ifadelerle İhlâs Risalesi'nde de yer aldığını görüyoruz.