İsmail Kılıçarslan

Yeni Şafak

"Kedi annelerinin de Anneler Günü kutlu olsun"

Bu meseleyi kaçıncı kez yazdığımı ben bile unuttum. Ancak yazmak zorundayım çünkü korkunç bir küresel aldatmacanın tam ortasında yaşıyoruz. Evet, meselem yine küresel kapitalizmin janjanlı şekilde pazarladığı ve korkunç bir işlem hacmine ulaşan evcil hayvan pazarı ve bu pazarın insanlara, gezegenimizin geleceğine yaptığı kötülükler. Bakın bunu ben

Elif dersin ey hoca, manası ne demektir

Dervişe "dünya nimeti nedir" diye sormuşlar, "elemin senden gitmesidir" diye cevap vermiş. "Bu da ne ola ki" diye merak edip tekrar sormuşlar. O da "dünya nimeti mutlak değildir, hastayken iyileşmek, açken doymak, cahilken öğrenmektir. Elemin senden alınmasına dünya nimeti derler. Ahiretin nimeti öyle değildir. Orada aç olduğun için yemezsin. Hasta

Yetersiz sekülerler ezik sağcılara karşı

Cidden dünyanın en kabzımal sekülerleri ile en ezik sağcıları güzel ülkemize doluşmuş durumdalar. Bu da bizim büyük imtihanımıza dönüşmüş durumda. Aslında dışarıdan bakabilsek çok eğlenceli, çok neşeli bir durum ama her gün maruz kalınca kabak tadı veren bir ıstırap halini alıyor mesele. Dinlediniz mi Nevşin Mengü'yü bilmem. Tamı tamına şöyle söylü

O yumruktaki kahreden detay

Yediği yumruk sebebiyle Özgür Özel'e çok geçmiş olsun.Rivayet de muhtelif, teori de muhtelif o yumruk hakkında. "Yumruğu Özgür Özel kendine attırdı" fantastik teorisinden başlayıp yumruğu atanın "Osmanlı torunuyum" dediği gerçeküstü iddiasına, "bakanlık işini yapmadı" sızlanmalarından başlayıp "adam CIA hesabına çalışıyormuş" diyenine kadar bin tür

Şeyh uçmaz ama derviş uçabilir

Bir tekkenin genç müritleri bizim dervişe heyecanla demişler ki "bizim bir şeyhimiz var, havada uçuyor." İstifini bozmamış bizimki. "Allah, sineklerin yapabildiğini yapmayı başaran şeyhinizin sırlarını aziz eylesin" diye dua etmiş. Dervişin ne dediğini anlamamış genç müridân. "Ya" demişler, "senin şeyhinin kerameti ne" "Benim şeyhimin kerametleri a

Haklı olmaya haklısın hocam da o iş de o kadar zor ki

Cuma öğleden önce sosyal medyada bir post gördüm. Biri, çakma bir uzmana "36 yaşındayım, evlenemedim, ne yapmamı önerirsiniz" diye sormuş. Uzman da "Allah'a şükredin ki evlenmemişsiniz, evlenip de ne olacak Evlenmeyin sakın" falan diye geveliyor.Cuma hutbesinde de Diyanet'in konusu zina idi bu hafta. Hutbeyi "gençlerin evlenmesi lazım, evliliği güç

Bunu zaten hiç konuşmayalım

Dilediğiniz gibi kızabilirsiniz bana yine bugün. Çünkü algıların yönettiği bir alanda tehlikeli cümleler kurmak istiyorum. Dahası kendimi buna mecbur hissediyorum. Şuradan başlayayım. "Aile içi şiddet" kavramının bir algısı, bir de olgusu var memlekette. Durum böyle olmasa anketlerde "Türkiye'de aile içi şiddet var mıdır" sorusuna yüzde 86 ile "eve

Allah'a vakit ayırmak

Dervişe "Allah'la iyi geçinmenin sırrı nedir" diye sormuşlar, "O'na vakit ayırmak" demiş. Söyledik ya, bizim derviş biraz değişik biri. Kafasını başkalarından farklı çalıştırmak işine hiç gönül indirmemiş ama kafası her zaman başkalarından farklı çalışmış. "İsteme ki versin, ver ki çoğalsın, küçült ki büyüsün" derken duymuşlar onu. Ama o, bunları ö

Allah'tan korkmayan depremden korkar

Anadolu'nun müthiş emir ifadesidir "Allah'tan kork" ifadesi. Sattığı süte su katan sütçüye "Allah korkun kalmamış" diyen bir ihtiyar aslında düzenin bozulduğunu, insanların içsel ahlak yasalarının yerle yaksan olduğunu işaret etmektedir. "Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz" kalıbı da böyledir. Allah'tan korkan birinin aynı zamanda davranışlarını bu

Bunu da konuşmayalım bence

Türkiye'de çok tuhaf bir yönelim var senelerdir. Alkol ve uyuşturucu tüketiminin yol açtığı devasa sorunları konuşmaz olduk. Oysa içki bütün kötülülerin anası, uyuşturucu ise lanet bir çıkmazdır. Bu, burada bir dursun. Birkaç sene önce "kadına şiddette alkol tüketimin etkisi" konulu bir yazı yazmıştım da epeyce tepki almıştım. Tepki almıştım çünkü