Türkiye'de Muhalif Olmak

Türkiye'de muhalif olmak aşırı konforsuz, acıklı ve absürt bir durum. Açıkçası içeriğinden bağımsız olarak hiç istemezdim. Savunma sanayine, yerlileşmeye, terörle mücadeleye, etkin bir dış politikaya karşı olmak zaten başlı başına bir sorun ama bir de bunun nasıl yapıldığı var ki o da evlere şenlik. Anlamakda zorluk çekiyorum; sanki geçtiğimiz bir ay içerisinde muhalefet peş peşe üç seçim yenilgisi almamış gibi. Meclis seçimlerini, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci ve ikinci turunu açık ara farkla kaybetmemiş gibi. Yıllardır bir kurtuluş gibi sunulan bilmem kaç üyeli masa formülü Türk siyasi hayatının en büyük başarısızlıklarından biri olmamış gibi. Bunların hiçbiri olmamış gibi muhalefetin nelerle uğraştığına bakın; acaba CHP kurultayı yerel seçimden önce mi yapacak sonra mı Kılıçdaroğlu görevi bırakacak mı İmamoğlu aday olacak mı Eğer Kılıçdaroğlu'na isyan bayrağı açarsa tekrar İBB adayı yapılır mı Tüm bu tartışmaların sorunun kaynağı değil sonucu olduğunun farkında bile değiller. Muhalefetin esas meselesinin siyaset üretememek, ülkenin ve dünyanın gittiği yönü okuyamamak, değişen Türk toplumunun taleplerinden haberdar olmamak olduğunu göremiyorlar. 1930 model gerici-faşist bir ideoloji ile yaşam tarzı saplantısının kıskacında can çekişiyorlar. Sanki İmamoğlu muhalefetin bu sıkışmışlığının ortaya çıkardığı bir figür değilmiş gibi Kılıçdaroğlu yerine o gelirse iktidar olabileceklerini zannediyorlar. Cumhurbaşkanı yardımcısı sıfatını kullanan, masa dağıldığında Meral Akşener'in yanına koşup onu ikna etmeye çalışan, 6'lı masanın bir neferiyim açıklamaları yapan İmamoğlu değil miydi İflas eden bu düzeneği desteklediğini gururla söylemiyor muydu Kılıçdaroğlu'nun başı olduğu bu garabetin taşıyıcı sütünü değil miydi Şimdi Kılıçdaroğlu gidip yerine İmamoğlu ya da bir başkası gelince ne değişecek Mesela çoklu masanın diğer figürlerinden