Türkiye Yüzyılı hayal değil gerçek

CUMHURBAŞKANI Erdoğan Cuma günü Ankara'da Türkiye Yüzyılı vizyonunu açıkladı. Toplantı hem organizasyon hem de içerik yönünden kelimenin tam anlamı ile muhteşemdi. Siyasi partilerin alışılmış kapalı salon toplantılarından oldukça farklıydı. Normalde bu tip toplantılarda konuşmacıların peşpeşe sahneye çıktığı ve pek de takip edilmeyen uzun konuşmalar olur. Ancak Türkiye Yüzyılı programı adeta muhteşem bir sahne ve ışık şovuydu. Türkiye Yüzyılı şarkısı da ısmarlama yapılan benzer işlerin iğretiliğini kesinlikle taşımıyordu. Sözleri ile, melodisi ile, icrası ile zevkle dinlenen bir eser olmuş. Hepsinden güzeli ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın konuşmasının sahne şovu ve şarkı ile bütünleşmesi. Şovun zirve yaptığı yerde sahneye çıktı Cumhurbaşkanı ve adeta şovu devraldı. Böylece çok yumuşak bir geçiş oldu. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ne kadar ilgi topladığı, soluksuz dinlendiği herkesin malumu. Gelelim konuşmanın içeriğine; Cumhurbaşkanı Erdoğan eğitimden sağlığa, dijitalleşmeden iletişime kadar birçok alanda Türkiye için hedeflediği vizyonu anlattı. Genel olarak oldukça açık ve davetkar bir konuşmaydı. Bu ülkede yaşayan hemen herkesi vizyona katkı sunmaya ve hayata geçirilmesinin bir parçası olmaya teşvik ediyordu. Siyasi farklılıkları reddetmiyor ancak siyasi farklılıklara rağmen Türkiye Yüzyılının beraber inşa edilebileceğini vurguluyordu. Bir AK Parti organizasyonu olmasına rağmen salonda parti değil Türkiye vurgusunun olması da herhalde bu bilince uygun olarak tercih edilmiştir. Parti bayraklarından çok Türk bayrağı ve renkleri salona hakimdi. Şüphesiz diğer partiler de Cumhuriyet'in yüzüncü yılı temalı etkinlikler yapacaklar. Ancak Erdoğan ve AK Parti'nin konumu oldukça farklı. Genelde vizyon deyince akla hayal tüccarlığı gelir. İpe sapa gelmez şeyler vizyon adı altında sıralanır. Ancak Erdoğan'ın vizyon diye bahsettiği başlıkların hepsinin ayağı yere basıyordu. Hatta bir çoğunda zaten takip ettiği, yapıp hayata geçirdiği vizyonunu Türkiye ile paylaşmış oldu. Sanayileşmeden, yerli ve milli, katma değerli üretimden