Reuters birden basın özgürlüğünü hatırladı

İNGİLİZ haber ajansı Reuters durup dururken Türkiye'deki basın özgürlüğü hakkında bir "haber" yayınladı. Haberin içeriğinde ise bildiğimiz hikayeler var; gazeteciler özgür değilmiş, hükümet sansür uyguluyormuş, yoğun bir baskı varmış... Bu kadar büyük iddialar sıralanıyor ama haber herhangi bir veriye dayanmıyor. Adını vermek istemeyen kişilerle konuşmuşlar. Tabi ki gazetecilerin haber kaynağını gizleme hakkı vardır. Bazı durumlarda gazeteciye konuşan kişiler isimlerinin yayınlanmamasını isterler. Ancak Reuters'ın haberini okuyunca durumun farklı olduğu anlaşılıyor. Masa başında, hayal dünyalarını kullanarak haber yapıp kaynak olarak gerçekte hiç var olmayan güya adını vermek istemeyen kişileri göstermişler. Haberin içerisinde yer alan diğer unsurlar bakmasını bilen gözler için haberin asıl niyetini gösteriyor. Örneğin RTÜK'ün AK Partili ve MHP'li üyeleri için "atanmış" ifadesi kullanılırken, iş CHP'li üyelere gelince "seçilen" ifadesini tercih ediyorlar. Tamamen "adını vermek istemeyen" kişilerin sözde beyanlarına dayandırılan haber, gerçekten kontrol edip teyit edebileceği kısımları ise bilerek es geçmiş. Örneğin Basın İlan Kurumu'nun bazı gazetelere verdiği ilan kesme cezalarından bahsediyor. Ama birazcık zahmete katlanıp cezaların neden verildiğini, hangi haber üzerine yaptırım uygulandığını araştırmıyor. Çünkü araştırınca göreceği hakikatle ilgilenmiyor. Amacı "Türkiye'de basın özgürlüğü yok" sloganını tekrarlamak! "Basın Özgürlüğü" batı kamuoyunda uzun süredir Türkiye'nin aleyhine kullanılan bir malzeme. Karşılıksız çek yazan dolandırıcılar, tecavüzcüler basın kartı sahibi olmadıkları halde sırf "gazeteciyim" dedikleri için "hapisteki gazeteciler" listesine dahil ediliyor. Ondan sonra da "Türkiye'de şu kadar tutuklu gazeteci var; basın özgür değil" naraları atılıyor. Son zamanlarda