Bir süredir Kadir Has Üniversitesi öğrencileri sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Üniversite yönetiminden bir mescid talep ediyorlar. Üniversite yönetimi öğrencilerin talebini hemen okulun kapısının bitişiğinde bir caminin olması nedeni ile geri çeviriyor. Mescid talebinde bulunan öğrenciler bu mazereti kabul etmiyor. Okulun hemen yanı başındaki caminin varlığını inkâr etmiyorlar ancak 10-15 dakikalık ders arasında kampüsten çıkıp bitişikteki camiye gitmenin zaman aldığını ifade ediyorlar. Haklı olarak şu soruyu soruyorlar; okulun hemen yanı başında onlarca kafe-restoran varken kampüsün içerisinde kantin ve yeme içme yerlerii açılıyor. Keza üniversite bünyesindeki farklı öğrenci toplulukları için oda ayrılırken neden altı üstü 5-10 metrekarelik bir mescid alanı ayrılmıyor Ülkemizde İslam düşmanı bir atmosfer hakim olmasa belki bu tartışmayı hayra yormak mümkün olabilirdi. Kadir Has üniversitesinin yetkilileri tanımıyorum, bilmiyorum. Tam olarak hangi gerekçe ile 5-10 metrekarelik bir mescid alanı ayırmadıklarını kestiremiyorum. Belki de gerçekten yandaki caminin ihtiyacı karşıladığını düşünüyorlardır. Ama Türkiye'nin bu konudaki karnesi, dini yaşantı üzerindeki geçmişten gelen ve bugün de fırsatını bulsa hız arttırarak devam edecek baskılar hepimizin malumu. Haliyle işin altından başka bir sebep çıkması da beni hiç şaşırtmaz. Kaldı ki bir an için üniversite yönetiminin haklı olduğunu, kampüsün yakınındaki caminin pekâlâ ihtiyacı karşıladığını düşünelim. Bu halde bile bir üniversitenin öğrencilerinin kampüsün içerisinde ve daha rahat ibadet edebilecekleri bir yer talebini karşılaması bu kadar zor olmamalı. Hiçbir şey olmasa iletişim açısından, mesele kamusallaşmasın diye, karşılanacak bir talep. Nihayetinde öğrenciler ayrı bir bina, maliyeti milyonlar tutacak enstrümanlar istemiyor. Altı üstü ufak çaplı bir