Dağılmadılar; kaybettiklerini ilan ettiler

BEKLEDİĞİ üzere masa dağıldı. Ve tabii ki bu sürpriz olmadı. Evet siyaset bir matematik ve mühendislik değildir. İşin içinde insan, insanın meseleleri ve çözümleri olduğu için hesaba kitaba gelmeyen bir tarafı vardır. Ancak siyaset hepten hesapsız kitapsız, matematiksiz, akıldışı bir iş de değildir. Tam da bu nedenle birbirine benzemez, farklı Türkiye tasavvurları ve dahası farklı menfaat ilişkileri olan aktörleri bir masanın etrafına oturtursanız yürümez. Yürüdüğü durumda bile bu bir uyumun değil zorlamanın neticesi olur. Muhalefetin altılı ittifakı da yürür gözükürken bir uyumdan dolayı değil zorlamadan dolayı yürüyordu. Masanın etrafındaki partilerin her biri kendi tabanlarına ve daha geniş muhalif seçmen kesimlerine bir göz yanılsaması gösterdiler. Muhalefet yapmanın yegane, etkin ve alternatifsiz yolu oturduğumuz masadır dediler. Ancak bilen bilir; bir yerde alternatifsizlik iddiası varsa aslında sorun vardır. Bu açıdan bakıldığında masa dağılınca aslında yeni bir şey de olmadı. Zaten var olan bir durum açığa çıktı. Tereddütsüz malumun ilamı diyebiliriz. Zaten dağılmış olan masanın dağılmış olma hali daha fazla kamufle edilemedi. Yoksa pekala meşhur toplantıdan önce de Kılıçdaroğlu'nun aday olmak konusunda kesin kararlı ve Akşener'in de onu aday yapmamak konusunda dirençli olduğunu biliyorduk. Bilmediğimiz tek şey bu pozisyonlara sahipken zoraki şekilde masanın etrafına oturmaya devam edip etmeyecekleriydi. Varsayalım Akşener masadan kalkmamış ve Kılıçdaroğlu'nun adaylığını kerhen kabul etmiş olsun. O durumda da İYİP teşkilatları Kılıçdaroğlu'nun adyalığı için çalışmayacak, İYİP seçmeni Kılıçdaroğlu'na oy vermeyecek ya da az bir kısmı zoraki oy verecekti. Dolayısı ile masadan kalkmakla zoraki oturmak arasında pek bir fark yok. Neticede masanın dağılmasının beklendiğini ve dağılması ile dağılmaması arasında da pek bir fark olmadığını not etmek gerekiyor. Şimdi esas soru bundan sonra ne olacağında. Kılıçdaroğlu'nun ve kendini ona angaje etmiş bir kısım CHP'li siyasi elitin tek şansı adaylık. Kazanmalarının çok düşük bir ihtimal olduğunun farkındalar. Ancak ihtimal düşük diye aday olmasaydı, seçimden sonra Kılıçdaroğlu ve ekibi için bir siyasi tasfiye riski vardı. Keskinleştirip radikalleştirdikleri muhalif seçmen Kılıçdaroğlu ve ekibini günah keçisi hatta nefret objesi yapacaktı. Aday olup kaybedince de aynı