Artık Gazeteciler Konuşmalı

Kendisine gazeteci diyen ancak yaptığı iş sosyal medya sansasyonundan fazlası olmayan bir kişi geçtiğimiz günlerde ortalığa bir iddia attı. Bir hacker yani bilgisayar korsanı grubunun kendisine ulaştığını, e-devlet sistemine sızdıklarını ve herkesin kimlik bilgilerinin ellerinde olduğunu söylediklerini sosyal medya hesabından paylaştı. Tüm bu iddialara delil olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Mit Müsteşarı Hakan Fidan'a ait olduğu iddia edilen ancak çok başarısız fotoşop ürünleri olduğu 100 metre uzaktan belli olan kimlik kartlarının görüntüsünü paylaştı. Tabi ilgi ve sansasyon budalası sosyal medya fenomeni neden böyle bir işe girdi, gerçek niyeti nedir tam olarak bilemiyoruz. İnşallah onu bize memleketimizin adalet mekanizması söyleyecek. Yaptığı işin salaklık veya militanlıktan başka açıklaması yok. Paylaştığı görsellerin montaj olduğunu anlamayacak kadar salak mı yoksa amacı ortalığı karıştırmak, kaos çıkartmak olan profesyonelce hareket eden bir militan mı anlayacağız. Meselenin bir diğer boyutu ise gazetecileri ilgilendiren mesleki bir tartışma. İki yumurta kıran aşçı, iki düğme diken terzi olmaz. Sosyal medyadan haber linki paylaşan, dedikodu aktaran, röportaj yapan da gazeteci olmaz. Keza içerik üreticisi de gazeteci değildir, Youtube fenomeni de. Gazetecilik belli bir eğitim ve tecrübe gerektiren, kendine mahsus mesleki yeterlilikleri ve kaideleri olan bir iştir. Her yazı yazan, link paylaşan, röportaj yapan gazeteci değildir. Üstelik gazetecilik yarım yamalak yapılacak bir iş de değildir. Haber peşine düşüp sahaya çıkıp,