Yap işlet vakfet!

Mardin, Harput ve Hasankeyf'e yerleşen Artuk-oğulları küçük bir beyliktir ama büyük eserlere imza atarlar. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) "Kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Kaybolana yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırman da sadakadır" buyururlar. Ecdadımız yolcu duasını makbul tutar. Batman Çayı öyle böyle değildir, dolu dolu akar. Ahali suyu ya ahşap sallarla aşar, ya da sığır işkembelerini şişirip üzerine dal yayar, kelek yaparlar. Bunlar ufak tefek yüklerde işe yarar ama kırk katırlık bir kervan gelip de dayanınca ırmağa Silvan yolu hakikaten işlektir, bir ucu Diyarıbekr, diğeri Tebriz, Bağdat, Basra Köprü için bir iki denerler ama gevşek zemin yüz güldürmez, emekler heba Artuklu Beyi, Timurtaş Bin-i İlgazi "iyice bir bakın hele" der "müsait bir yer yok mu acaba" Gezer gelir, diz vururlar huzurda. -Efendim bir yer bulduk ama -Aması ne -Tek gözle aşmamız gerek, hayli zaman alır ve ciddi masraf açar. -Siz orasını düşünmeyin, ne lazımsa söyleyin bana. HAYDİ BİSMİLLAH Ve inşaat başlar, ayakları suyun daraldığı yerde yekpare kayaya oturturlar, içleri rahatlar. Zaten köprüler hep ayaktan yıkılır. Siz ne kadar sağlam yapsanız da, akıntıyı mahmuzlarla karşılasanız da, su zemini alttan alttan oyar, üzengi taşı boşa düşer sonunda... Evet çaresi vardır ama yorucudur. Nehrin yatağı değiştirilmeli, sağlam tabakalara ulaşılmalı, ahşap perdeler çekilmeli, su tulumbalarla alınmalı, kurutulmalı, zemine rutubete mütehammil kazıklar çakılmalı, demir kenetlerle bağlanmalı ve aralarına kurşun akıtılmalıdır... İşte Mimar Sinan Büyükçekmece'de bunu yapar. Nedense seyyahlar Malabadi Köprüsü'nü Mostar'la karşılaştırırlar. Batman Çayı da, Neretva gibi derindir yeşil akar. Mostar yüksekçe bir köprüdür (24 m.) kayaların nehri sıkıştırdığı bir boğazda yapılır, Malabadi de kaya üzerine kurulur ama su hizasından biraz yukarıda. Mostar Köprüsü 4 metre genişliğinde 30 metre boyundadır, Malabadi ise 7,22 eninde 150 metre boyunda. En az 10 misli büyüktür, belki daha da fazla. Orta gözü 38,60 metre açıklığındadır ki Mostar'a 10 metre fark atar. Düşünün çapı 30,86 metre olan Ayasofya kubbesi rahatça sığar altına. Araplar böyle büyük köprülere "kantara" derler. Endülüs'teki El Kantara şehri (İspanyolca Al Quantara) adını köprüden alır mesela. Ufak tefekleri cisr diye anarlar, her şehirde bir cisr-i cedid (yeni köprü) bir de cisr-i atik (eski köprü)