Yola "Revan!"

Biliyorsunuz Ermenistan ile aramızda bir yumuşama var. Diaspora ve geçmiş iktidarlar, öfkeli beyanatlarla halkı ayaklandırdılar, hiçbir meseleyi çözemediler, sıkıntılı bir ülke bıraktılar. Başbakan Nikol Paşinyan bazı şeyleri görmeye başladı, Türkiye'den kimseye zarar gelmez. Fırsatlar sunar, önlerini açar. Şu anda İstanbul'da on binlerce kaçak Ermeni var. Devlet her şeyin farkında, istese 24 saat içinde toplar, apar topar sınır dışı yapar. Ermenilerin Türkiye'den korkmaları için bir sebep var mı Bence yok, gitsin İstanbul Ermenilerine sorsunlar. 1915 hadiselerinin asıl faili Fransa. Adana'da, Antep'te, Maraş'ta, Urfa'da bunları ayaklandırdı, sonra bıraktı ortada. İhanet etmeseler aramızda yaşayacaklardı, belki belediyeler onlarda olacaktı bazı kasabalarda. Ruslar geldi aynı hikâye Doğu Anadolu'da peş peşe katliamlar (Muş, Bitlis, Erzurum, Van). Bunların Antranik adında bir çete reisleri var, Türklerin kafalarını gövdelerinden ayırmadaki mahareti ile tanınıyor. On binlerce insanın katili ama kimse dokunmuyor, sırtı sıvazlanıyor. 1992'ye kadar Azerilerle iç içeydiler, arkalarını Sovyetlere dayayıp komşularını kırdılar. Haydi tarihî vesikalara itirazda bulundular diyelim, Hocalı Katliamı'nı nasıl inkar edecekler acaba Video ve fotoğrafları ortada. Ferdî sıkıntılar olmuştur ama biz hiçbir zaman Asala gibi örgütler kurmadık, saldırmadık onlara. 6-7 Eylül olayları, Varlık vergisi, Aşkale'de taş kırma... Bunlar Türk milletinin değil CHP'nin falsoları, sadece onlara değil, mütedeyyin Müslümanlara da yaptılar. Daha yeni yeni yeni kavuşuyoruz haklarımıza. Neyse derdimiz yara kaşımak değil. Bugün biraz daha eskilere gidecek, ortak tarihimize bakacağız kısaca. HİNT AVRUPA Efendim "tolma" bir Urartu yemeği imiş miras kalmış onlara. Bizim çocuklar da internette alaya almışlar: Evet turu tasulye, tilav da Ermeni yemeği, tebap, törek, taklava... Bunlar her ne kadar kendilerini Van ve Tuşba ile irtibatlandırmaya kalksalar da Urartular Ural Altay dil ailesine mensuptur, onlar ise Hint Avrupa. Ermeniler Batı Anadolu halkıdır, Friglerle takışınca barınamaz kaçar sığınırlar buralara. Ciddi bir devlet olamazlar. Onları ne İskender muhatap alır, ne Dara. Selevkoslar çökünce Ermeni Kralı Tigran Mezopotamya'da yayılmaya kalkar, Roma İmparatoru Pompeius hayır der, Suriye'den kovar. Ardından Nakhararları (mahallî beyler-hanedanlar) görüyoruz. Mamigonyan, Gamsaragan, Bagratuni, Ardzruni, Rştuni, Vahevuni, Abahuni, Knuni gibi mesela... Yaşadıkları topraklar Bizans ve Sasaniler arasında paylaşılmıştır. Ermenileri tampon yaparlar Erzurum-Silvan-Nusaybin hattında. 450 yıllarında (İslam öncesi) İranlılar, Ermenileri Zerdüşti yapmaya kalkar, teslim olmaz karşı koyarlar. Vartan liderliğinde savaşırlar. Mağlup olsalar da Mecusi olmazlar. Kendilerine Hay demektedirler, Ermeni kelimesini İranlılar yakıştırır onlara (Armina). NEFES ALIRLAR Havali 640'dan itibaren Müslüman Arapların eline geçer. Halifeler halkı inançlarında serbest bırakır, Arapça da dayatmazlar. Harunürreşid, Bagratunilerden Aşot'u "Ermenistan Emîri" ilan eder (806). Torununa "Şehinşah-ı Armen" sıfatıyla tac giydirir hatta (886). Kars ve Ani şehirlerinde hüküm süren Bagratuniler, Gevaş ve Akdamar adasında mukim Ardzrunilerle kavgalıdırlar. Derken havalide Selçuklu sancakları görünmeye başlar. Türkler 1020'de Ani, 1045'te Kars ele geçirir. 1064'te ise Bizans boyun eğer, çekilir Fırat'ın batısına. Rumlar Ermenilerden hiç hoşlanmaz, insan yerine koymaz. Sivas, Kayseri, Maraş, Antep ve Kilikya'ya yerleştirir ki, kırılsınlar karışıklıkta. Malazgirt Zaferi'nden sonra Ermeniler yer yer yarı-müstakil beylikler kurar. Bilahare tasfiye olsalar da, Sis (Kozan) ve Anavarza (Rupenyanlar) ayakta kalır bir müddet daha. REVAN ERİVAN Revan Alagöz dağlarına yaslanan bir şehirdir önünde Erzurum'dan doğan Aras akar. XIV. YY'da 20 bin bile yoktur, Timur'un Altın Orda çatışmasında iyice ıssızlaşır. Safevîler, Sa'dluları, Akkoyunlu, Karakoyunlu, Şirvanşahlar gelir geçer, zaman zaman Gürcü prensleri de görünür civarda. Fatih İstanbul'u alınca Ermenileri dinler, taleplerini sorar. Patrikhane kurmalarına destek olur hatta. İçlerinden hayli devlet adamı, mimar, tüccar, sanatkâr çıkar, el üstünde tutulur, para kazanırlar. Revan İslam eserleri ile donanır, Yavuz Selim, Çaldıran Zaferi'nin (1514) ardından burada konaklar. Sonra şehir yine Şah Tahmasb'ın eline geçer. Van Beylerbeyi İskender ve Lala Mustafa Paşa'nın gayretleriyle Osmanlılara katılır 991 Ramazan'ında. Ferhad Paşa, Zengi Çayı kıyısında 51 kuleli bir kale yaptırır, 400 arşınlık surları şahi topları ile donatır, kervansaray, cami ve hamam da katar yanına. Bütün bunlar ne kadar zamanda tamamlanır biliyor musunuz Bir buçuk ayda! ACEM OYUNLARI Ancak İran Şahı I. Abbas yedi aylık bir kuşatmadan sonra kaleyi ele geçirir, Osmanlıların yaklaştığını duyunca yakar yıkar, çıkar. Sonra tekrar kontrolü sağlar. Tahmasbkulu'nu (Emîr Gune) vali bırakır ki (1604) çok güvenir ona. IV. Murad bizzat gelir, bir aylık muhasaranın ardından Emîr Gune teslim olur. Sultan onu İstanbul'a yollar. Kalan günlerini zevk-ü sefa içinde geçirir Emirgân'da. Saray aşçıları Revan'ın fethine öyle sevinirler